Kamu Örgütlerinde Liderlik

Geçen yıl dünyada 130 milyar doları aşan kurumsal eğitim harcamalarının yüzde 35’i liderlik ve etkin yönetim eğitimleri için yapılmıştır. Ama özel ile kamu uygulamaları farklıdır.

Üzerinde en fazla kafa yorulmuş ve hatta uğruna savaşlar yapılmış bir kavram, bir durum, bir vakıadır “liderlik”. Bazen sorunların ana kaynağı, bazen en çetrefilli problemlerin çözümü olarak görülür liderlik. Liderlik mevzusunu uzun yıllar araştırmış üstadlara göre, sosyal bilimler alanında en fazla ele alınan, belki de hala en az anlaşılmış tılsımlı bir gerçekliktir. Anlaşılan, nasıl ki “aşk”, “güzellik”, “özgürlük” gibi kavramlara tarih boyunca kültüre, ortama ve zamana göre değişik anlamlar yüklenmişse, liderlik de böyle bir kadere sahiptir. Her ne kadar tam anlaşılmamış gibiyse de, hantal bürokrasinin ortaya çıkardığı sorunları aşmayı ve vatandaş odaklı hizmet sunmayı hedefleyen, merkezi ve yerel yönetim örgütlerinin kullanmaya başladıkları yeni yönetim teknikleri nedeniyle liderlik mefhumu, kamu sektörü boyutuyla da ele alınmaya başlanmıştır.

Liderlik kavramı genellikle her birimizin öyle ya da böyle bir fikri olduğunu varsaydığımız, ancak tarifinde zorlandığımız bir olgudur. Bu zorlanma durumu normaldir, çünkü liderlik denen şeyin soyut bir yönü olduğu gibi ancak tecrübe edilince ayırt edilebilen bir yönü de vardır. Kısacası, anlaşılması kolay ancak anlatması zor olan bir olgudur. Hal böyle iken, son yıllarda neredeyse her gün yeni bir liderlik kitabı raflarda yerini almaktadır. Dahası, Forbes dergisine göre geçtiğimiz yıl dünya genelinde 130 milyar doları aşmış gözüken kurumsal eğitim harcamalarının % 35’i liderlik ve etkin yönetim eğitimleri için yapılmıştır. Bu durum bir yönüyle liderlik gibi hayatımızın her alanını öyle ya da böyle etkileyen vakıanın daha iyi anlaşılması bakımından sevindiricidir. Diğer yandan, piyasaya sürülen liderlik kitaplarına bakıldığında, içerik ve yöntem bakımından okuyucusuna ne kadar tutarlı bilgiler aktardığı konusunda şüphelerin mevcut olduğunu da paylaşmak gerekir. Yine, benzer bir şekilde kurumsal eğitimlerde katılımcılar ile öğretilen liderlik yaklaşımları arasındaki uyum ve sunulan liderlik yaklaşımlarının uygulanabilirlik düzeylerinin yeterince sorgulanmadığı yönünde bir takım kaygıların varlığından da söz etmek gerekir.

Burada üzerine dikkatlerinizi çekmek istediğim nokta, piyasada mevcut liderlik kitaplarının niteliğiyle ilgilidir. Herkesi ilgilendiren konular çerçevesinde toplumsal düzeyde, örgütlerin performans ve verimlilik düzeylerini artırma adına kurumsal ya da örgütsel düzeyde ve nihayet kişisel gelişim anlamında liderlik becerileri üzerine bireysel düzeyde yazılmış birçok kitap bulabilirsiniz etrafınızda. Liderlik hakkında ister en yakınınızdaki kitapçıların raflarına, isterseniz online kitapçıların sayfalarında satılan kitaplara bakın büyük çoğunluğunun tercüme eserlerden oluştuğunu göreceksiniz. Hepimizin bildiği gibi, yönetim ve özellikle liderlik konusunda en ciddi ve kapsamlı araştırmaların menşei ABD’dir. Yine, uluslararası ölçekte dünyanın önde gelen firmaları da ABD ve Batı Avrupa’dadır. Hal böyle olunca, liderlik üzerine tutarlı ve geçerli araştırma sonuçları ile firmalarını küresel rekabet ortamında üst seviyelere taşıyabilmiş liderler üzerine sayısız eserler basılmıştır. Belirli ölçüde kültürel farklılıklar bir yana bırakılırsa, bu eserlerin özel sektör yönetici ve çalışanlarına bireysel gelişim açısından bir takım katkılar sunabileceği varsayılabilir. Yani, Bill Gates’in liderlik anlayışı, Steve Jobs’ın liderlik sırları ya da Jack Welch’in liderlik prensiplerini okuyan bir Türk özel sektör yöneticisi mutlaka kendine yarayacak bilgiler çıkaracaktır. Ancak, Türk kamu yönetimi örgütlenmesinin merkezi ya da yerel birimlerinde görev ifa eden (seçilmiş/atanmış) kamu görevlileri için aynı şeyi söylemek zordur. Yani, gerek siyasal kültür (Federal Sistem vs. Parlamenter Sistem; Merkeziyetçi vs. Ademi Merkeziyetçi Kamu Yönetimi) açısından, gerekse yerel yönetim modellerinin türleri, organları, görevleri, personeli ve mali yapısı açısından farklıklar dikkate alındığında tercüme edilen liderlik kitaplarının katkı düzeyinin düşük olması kaçınılmazdır.

Kamu Örgütlerinde Liderlik

HASTANE ÖRNEĞİ
Kamu kurum ve kuruluşlarının yeni yönetim teknikleriyle tanışmalarının ardından etkin kaynak kullanımı, verimli hizmet üretimi, vatandaş odaklı hizmet sunumunu sağlamak üzere çalışanları için düzenlediği liderlik eğitimlerinin içeriklerine de dikkat edilmelidir. Bu bağlamda, kamu örgütlerine sunulan liderlik eğitimlerinin birçoğunda, karlılık ve rekabet edebilirlik düzeylerini artıran başarılı özel sektör firmaların liderleri ve liderlik süreçleri üzerine kurgulanmış yaklaşımlardan yola çıkılarak eğitimler verildiği görülmektedir. Halbuki, özel sektör örgütlerinin amaç, aktör ve süreçleri ile kamu örgütlerinin amaç, aktör ve süreçleri dikkate alındığında liderlik aynı liderlik değildir artık. Örneğin, bir devlet ve özel hastane üst düzey yöneticisine liderlik eğitimi sunulurken, devlet hastanesi yöneticisinin bir özel hastane yöneticisi kadar örgütsel ve mali konularda hızlı karar alma ve uygulama gibi, personel alım süreci gibi alanlarda geniş yetkilerle donatılmamış olduğunu unutmamak gerekir. Bir diğer ifadeyle, eğer liderlik bir ekip işi ise –ki muhakkak öyledir- devlet hastanesi yöneticisinin ekibi kendi seçme tasarrufu olmaksızın merkezi idare tarafından kurulan bir ekip iken, özel hastane yöneticisi kendi ekibini rahatlıkla kurabilecek özgürlüğe sahiptir. Benzer bir şekilde, Batılı ülkelerin kamu örgütleri üzerinde tecrübe edilmiş ve başarılı bulunmuş liderlik yaklaşımlarını kullanarak yapılan eğitimlerdir. Burada gözümüzden kaçırmamız gereken husus ise, söz konusu yaklaşımların Türk kamu idaresi ve örgütlerinin özgün yönleri kadar mevcut kısıtlarını yer yer gözden kaçırıyor olmasıdır. Yani, gelişmiş batı ülke yönetimlerinin yasal, iktisadi ve siyasi kültürel kodlarını taşıyan eserler üzerinden sunulan liderlik eğitimlerinin, Türk kamu sektörü yönetici ve çalışanlarının liderlik konusunda kafalarını karıştırmaktan öteye geçmeyecektir.

Anlatması ve anlaşılması konusunda zorluk yaşadığımız böylesi bir olguyu, daha etkin ve verimli hizmet sunmayı hedefleyen kamu sektörü örgütlerini de kapsar şekilde çok yönlü ele almaya devam etmek gerekmektedir. Kanımızca, ülkemizde mevcut merkezi ve yerel yönetim örgütlerinin türleri, organları, görevleri, personeli ve mali yapısını dikkate alan Türkiye orijinli özgün liderlik çalışmalarına ve gerçekleştirilen eğitimlerin bu çalışmalar bağlamında düzenlenmesine ihtiyaç olduğu görülmektedir.

Doç. Dr. Ali Osman Öztürk
İstanbul Ticaret Üniversitesi
Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü (IFEA)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s