Kahvaltı mutluluktur…
“Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı” demiş, Cemal Süreya. Güneşli pazar günlerine, sohbeti bol aile sofralarına dair en güzel tespittir. Anadolu halkının bir tür ritüeli, sabahları güzel, neşeli uyanmanın hayalidir adeta. Çayın buğusundan, kızarmış ekmeğin kırıntısından, yumurtanın sarısından, zeytinyağı üzerinde yüzen kekikten zevk almayı bilen insanların, sohbet meclisidir kahvaltı. Sevdiğiniz insanlarla kahvaltı edebilmek için uykudan vazgeçmenin, uyku mahmurluğunda sohbet edebilmenin mutlulukla çok yakından bir ilgisi olduğunun en güzel ifadesidir. Uykunuzu alarak uyanabilmek, soba üstünde gevreyen ekmekler ve halis köy tereyağı eşliğinde yapılan kahvaltılar daha çok çocukluğa dairdir. Kışın soğuğundan sıcacık anılar derleyip arşivler aklın duygulara ilişkin izlerinde. Her ne kadar bu duyguları anne elinden çıkan sofralarda tatmaya alışsak da, Türkiye’nin zengin coğrafi bir yapıya sahip olması ve her bölgeye özgü yiyecek içecek değerleri, göz dolduran bir kahvaltı kültürü yaratmıştır. Bu yüzdendir ki yolu, yaşadığı şehrin dışına düşen herkes bu zengin kültürün tadına bakabilmek için işinin hakkını veren mekânlar arar…

Olur da yolunuz Kırklareli, Limanköy’e düşerse hem sunduğu zengin kahvaltı, hem de başarısı ile insanı mutlu eden biri var. İstanbul’da okurken radikal bir karar alarak köyüne yerleşen ve köy kahvesini hayallerine göre eviren Uğur Demirgülle; eskiden annelerimizin hormonsuz meyvelerden yaptığı o mis kokulu reçellerden yapıyor. Ormandan topladığı bitkilerle zenginleştirdiği kahvaltı sofrası göze ve mideye hitap ederken başarısı ile de takdir topluyor. Köy kahvesini alışılagelmişin dışında hizmete açtığında babası bile “Burası köy yeri, başaramazsın. Sudan çıkmış balığa dönersin yapma” dese de, o vazgeçmek şöyle dursun, her geçen gün girişimciliği ve cesareti sayesinde Limanköy’e yeni bir çehre kazandırabilmek için canla başla mücadeleye devam ediyor…

“SUDAN ÇIKMIŞ BALIĞA DÖNECEKSİN, YAPMA”
Uğur’un babası Yaşar Demirgülle ;“Uğur azmi ve alt yapısı sayesinde burayı ayakta tutmayı başardı. Önceleri ben de inanmadım bu köy kahvesine ziyaretçi geleceğine. Sudan çıkmış balığa döneceksin, yapma dedim. Ama durum beklediğimizden farklı oldu. Yolu buraya düşen herkes Uğur’un sunumunu ve kahvaltısını beğendi, kulaktan kulağa namı yayıldı.”

Yüzünü toprağa çevirerek, doğanın verdiklerinin kıymetini bilenlerden Uğur; ormandan sadece bitki değil, kütük toplayarak mutfak ve süs eşyaları yapıyor. Unutulmuş bir köy kahvesini azmi sayesinde ayağa kaldırarak aynı zamanda köy kadınlarını girişimciliğe teşvik ediyor. Ormandan toplanan bitkilere, yumurtadan peynire, köylü kadınların hazırladığı eriştelerden ekşimeğe varana kadar aklınıza gelebilecek her şey gelir kaynağı olarak yeniden şekil almış bu köyde… Limanköy’ün denizi, doğası ve insanının sıcakkanlılığı ise cabası… Kırklareli’nin Demirköy ilçesinin İğneada beldesine bağlı bu köy her mevsim başka güzel. Sırtını ormana dayamış, yüzünü denize dönmüş bu güzel köye sonbaharda gidecek olursanız eğer Uğur’un yanına mutlaka uğrayın. Sobada kızarttığı köy ekmeğinden, taze sütten yapılmış peynirinden ve kızılcık reçelinden yemeden dönmeyin. Bu keyifli kahvaltıyı ise Yaşar dayının kumda pişirdiği kahveyle perçinleyip, deniz kenarında temiz havayı içinize çekerek sonlandırabilirsiniz…

    UĞUR’UN REÇELLERİ

• Süt reçeli
• Çam kozalağı
• Nane
• Böğürtlen
• Kızılcık
• Güvem
• Acı Biber
• Portakal
• Turunç
• Çilek
• Vişne
• Patlıcan
• Kabak
• Kayısı
• Şeftali
• Kivi
• Elma
• Nar
• Armut
• Yeşil zeytin
• Erik

Yazı: Dilara Gülşah Azaplar

 

Marmara Life sayı 96 – Mayıs/Haziran 2016