YUNAN ADALARI İLE TÜRK KARASULARININ HİKÂYESİNİ HEP ACI HABERLERDE DUYARIZ. EGE’DE GÖÇMEN FACİASI, MÜLTECİ DRAMI, TÜRK VE YUNAN UÇAKLARININ İT DALAŞI, GEMİLERİMİZİN SÜREKLİ KARŞI KARŞIYA GELİŞİ VS…
İki ülkenin deniz sınırları içerisinde her zaman olumsuz şeyler olmuyor elbette. Ege’nin ve Akdeniz’in mavi suları, berrak koyları her yıl özel bir etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Her yıl Haziran ayında Yunanistan’ın Meis Adası’ndan Türkiye’nin güney batı ucundaki güzel ilçesi Kaş’a düzenlenen yüzme yarışı var. Kaş; Ege ve Akdeniz’in geçiş noktasında yer alıyor. Kuzeyiniz Ege, güneyiniz ise Akdeniz… Bakir bir deniz yaşamı olan Kaş’ın hemen karşısında ise Yunanistan’ın Meis Adası bulunuyor.
Yarışma ilk olarak 2004 yılında yapılan Kaş – Meis yüzme yarışı Uluslararası Likya Kaş Kültür ve Sanat Festivali kapsamında düzenleniyor. Her yıl sınırlı sayıda insanın gerçekleştirebildiği bu yarışı, özel kılan şey ise yüzerek iki ülke arasında sınır değiştirebildiğiniz Türkiye’deki tek yarış olması.
SÜRTÜNMEDEN VÜCUDUNUZ YANABİLİR
Bu yüzme yarışmasına katılmak ise kolay değil. Kaş Belediyesi’nin düzenlediği yarışın kontenjanı ortalama 230 kişi ve bu kontenjan yarış kayda açıldığı gün doluyor. Katılım içinse bireysel de olsa bir lisansa sahip olmanız ve bir pasaportunuzun olması şart. Yarış günü ise büyük bir heyecan. Sabah 6’da kalkıp kahvaltı yapıyorsunuz, ki Kaş’ın arkasından güneş henüz doğarken enfes Akdeniz manzarasına karşı sabah serinliğinde kahvaltı yapmak organizasyonun en keyifli tarafı. Ama kaç defa katılırsanız katılın bu yarış heyecan demek ve heyecan yüzünden kahvaltıyı biraz gergin yapıyorsunuz. Pasaportunuz, deniz gözlüğünüz ve bonenizle birlikte Kaş Limanı’na indiğinizde ise sırtınıza yüzmedeki sıra numaranız keçeli kalemle yazılıyor. Belki de yarışın en eğlenceli yanı bir AB üyesi ülkeye kapıda pasaportunuza basılan mühür ile girmeniz. Gemi hareket ettiğinde ise yüzücüler vücutlarının her santimetrekaresine güneş kremi ve koltuk altlarına vazelin sürüyorlar. Çünkü ortalama 3 saat boyunca kulaç atacağınız için güneşten korunmanız ve koltuk altlarınızın sürtünmeden aşınmasını engellemeniz gerek.
TARİHİ BİR ADA: MEİS
Meis’e ulaştığınızda ise sizi Yunan polisi ve Meis’in korunmuş tarihi yapısı karşılıyor. İskele’ye yaklaşırken sol tarafınızda ilk dikkatinizi çeken Osmanlı döneminden kalma 1753 Osmanlı Emiri Ahmet Ağa tarafından yaptırılan, kırmızı kubbeli bir camii ve beyaz minaresi oluyor. Bugün müze olarak kullanılan camiyi, iki katlı, ahşap pencereli, sarı, mavi ve kırmızı Rum evleri takip ediyor. Meydanda ise büyük bir kilise var. Meis’in çivi bile çakılmamış, aynı hizadaki o muhteşem mimarisini görünce dağı taşı bir birinden farklı kattaki apartman bloklarla doldurulan Kaş için üzülmeye başlıyorsunuz. Çıplak ayaklarla Meis’in sokaklarına ilerleyip yüzme yarışının startının verileceği alana gelirken Yunanlılar size “Kalemara” diyerek selam veriyorlar, kimi zaman su ikram ediyorlar.
ÜLKENİZE YÜZEREK DÖNMEK
Başlangıç noktasına gelince Kaş’ın tepesindeki dağın zirvesine bakıyorsunuz, puslu bir karartı var sadece. Pasaportsuz, cüzdansız, üzerinizde bir mayo, başınızda bir bone ve gözlüğünüzle birlikte başka bir ülkedesiniz. Ülkenize geri dönmek için Akdeniz’i yüzerek geçmekten başka çareniz yok. Start borazanını duyduğunuzda sizi getiren tekne geri dönmeye başlarken denize girip kulaçları atmaya başlıyorsunuz. İşin ciddiyeti ise Meis’in solunuzda kalan son burnunu arkada bırakınca anlaşılıyor. Denizin ortası ise bir hayli ürkütücü. Çünkü orta yerde durup baktığınızda bütün yüzücüler bir yerlere dağılmış oluyor ve uzakta Kaş’a dair görünen tek şey bir tepenin en uç noktası ve etrafınız büyük bir su sonsuzluğu. Derin maviliğe kafanızı gömüp yüzmekten başka çareniz yok. Kaş yavaş yavaş önünüzde belirmeye başladıktan sonra ise artık bitmiş oluyorsunuz. Tuz ve susuzluk ağzınızı yakıyor, kolunuzun eklem yerleri ve parmaklarınız suyu çekmekten acımış vaziyette yarışa devam ediyorsunuz.
AKDENİZ’İN MAVİSİNDE ÖZGÜRLÜK DUYGUSU
Ama bütün korkulara rağmen yaşadığınız en güzel duygu derin mavilikteki yalnızlık ve özgürlük duygusu. Çevrenizde kimse yok, sağınız mavi, solunuz mavi, aşağıya baktığınızda mavi, gökyüzü mavi… Yüzmeniz gereken mesafe düz bir çizgi ile 7.100 metre. Ama bu mesafe yolu şaşırmanız veya akıntı olması durumunda 8 km’yi geçebiliyor. En büyük mutluluk ise bitiş balonunu görebilmenizle birlikte başlıyor. Yarışı bitirebileceğinize dair inancınız yeniden geliyor ve denizin dibini yeniden görmeye başladığınız vakit mutluluğunuz artıyor. Bitiş çizgisine geldiğinizde ise ilk istediğiniz şey “su”… Tuzlu suyun üç saat boyunca yaptığı tahribatı gidermenin tek yolu! Bu yarışın Yunan ve Türk tarafı için önemi; barışa olan katkısı. Meis-Kaş Yarışı, spor vasıtasıyla iki ülke arasında halkların kaynaşıyor ve turizmin canlanmasına katkı yapıyor. Yarışa giren birçok kişi madalya kazanmıyor, karşılığında bir ödül de almıyor. Peki neden yüzüyorlar dersiniz? Sanırım en önemlisi yüzerek ülke değiştirmenin verdiği mutluluk duygusu…
TAYFUN BEŞLİ: “BIRAKMAYI ÇOK DÜŞÜNDÜM”
“Meis-Kaş benim en uzun ve en zorlu yarışımdı. Yarış günü hafif bir kahvaltı ve ardından limanda numara alma işlemi… Feribot limandan hareket edip Meis adasına yol almaya başlayıncaya işte o an heyecan ve endişe duymaya başlıyorsunuz. Üstünüzde sadece mayo, bone ve gözlük var… Meis adasına iner inmez tipik Yunan evleri ve askerleri karşılıyor sizi. Yüzeceğiniz mesafe gözünüzde büyümeye başlıyor ve başlangıç düdüğü ile masmavi bir sonsuzluğa dalıyorsunuz. Güneş, aşırı tuzlu bir su, zorlu bir mesafe ve su dağıtan kanolar… Belirsiz bir rota, hissini kaybetmiş kollar ve karıncalanmaya başlayan bacaklar. Tam o esnada kendinize sormadan edemediğiniz bir soru ‘Ne işim var burada?’, siz kendi kendinize bu soruları sorarken liman yavaştan gözükmeye başlıyor. O zaman ‘ha gayret’ diyerek bu zorlu yarışı bitiriyorsunuz…”
BARIŞ YAŞİN: “MUTLULUĞUN RESMİ”
“Çocukluğumun yazları orta direğin yoğun gittiği Kalyon Kamping adındaki çadır kampında geçti. Yüzmeyi burada öğrendim ve sevdim. Düzenli yüzemesem de sevmeyi bırakmadım ve bu tarz organizasyonların kurdu olan yakın bir arkadaşımın ikazları sayesinde yarışa kaydımı yaptırdım. Yarışma sabahı bizi Meis’e götürecek gemiye bindim. Tuvalet sırası beklerken önümdeki veteran yüzücüyle kısa bir konuşmamız oldu. Bana daha önce hangi yarışlara katıldığımı sordu, bu ilk dedim. Düzenli yüzüyor musun diye sordu, hayır dedim. Seninki de iyi cesaretmiş, doğrudan en zorlu yarışa katılmışsın dediğinde ilk defa acaba yanlış bir şey mi yapıyorum hissine kapıldım. Zamanında bitirmiştim, bütün korkularım boşa çıkmıştı ve bir ülkeden diğerine yüzmüştüm. Mutluluğun resminde mutlaka Kaş’taki iskele ve o iskelenin üstünde bekleyen karım olmalı.”
82 YAŞINDA MEİS’TEN KAŞ’A YÜZDÜ
Meis-Kaş yarışlarını şimdiye kadar bitiren en yaşlı kişi 82 yaşındaki Mimar Levent Aksüt’tü… 2012 yılında bu yarışa katılan Aksüt, sırt üstü yüzdüğü ve akıntıya kapıldığı için mesafeyi 4 saat 18 dakikada tamamladı. Süre uzadığı için Yunan Sahil Güvenlik Botu tarafından sudan alınmak istenen Aksüt bunu kabul etmedi, yarışmayı bitirmek istedi ve bitirdi. Karaya çıktıktan sonra azminden hiçbir şey kaybetmeyen Aksüt şu açıklamayı yaptı; “Daha çabuk gelebilirdim ama ben de akıntının kurbanı oldum.”
NOTLAR
» Meis-Kaş yüzme yarışı ilk defa 2004 yılında yapıldı.
» Yarışmaya yerli ve yabancı 230 sporcu katılabiliyor.
» İki ülke arasında yapılan tek yarış…
» Meis-Kaş yüzme yarışmasında rekor 1 saat 35 dakika 31 saniye ile Finlay Williamson’da.
» Kamil Resa Alsaran 2015 yılında aynı mesafeyi dört defa yaparak Quadro yaptı ve mesafeyi 10.10.16’da aldı.
Yazı: İlyas Yıldız
Marmara Life sayı 96 – Mayıs/Haziran 2016