YOLDAKİLER

“MASALLAR ANLATILMAZSA, TOHUMLAR EKİLMEZSE ÖLÜR” DİYEREK, TÜRKİYE’Yİ BİSİKLETLERİYLE DOLAŞMAK ÜZERE YOLA KOYULDULAR. KİM Mİ ONLAR? “BİSİKLETLİ SAHAF”IN YARATICILARI FİLİZ VE RÜZGAR. İKİNCİ EL KİTAPLARI TEKRAR KULLANIMA SOKUP, GERİ DÖNÜŞÜMÜ YEŞERTEN ŞEHRİN YENİ NESİL KAHRAMANLARI “BİSİKLETLİ SAHAF”, 9 AY SÜREN BİR TÜRKİYE TURUNA ÇIKARAK UNUTULMAYA YÜZ TUTMUŞ MASALLARI VE TOHUMLARI TOPLADI.

“Bisikletli Sahaf”; oldukça mütevazı bir ekoloji projesi. Benimsedikleri “az tüketim” felsefesini kitaplara da getirmeyi başaran Filiz ve Rüzgar, hayat tarzlarını parayla mümkün olduğunca az temasa geçen ‘freeganlık’ esasına göre kurgulamışlar. Tek istedikleri paraya ihtiyaç duymadan kendi kendilerinin efendisi olabilmek ve özgürlüğün tadını çıkarmak! Rüzgâr, inşaat mühendisliği mezunu, Filiz ise edebiyat fakültesinden çıkma bir edebiyatçı. Ancak onlar diplomalarında yazan mesleği değil gönüllerinde yatan mesleği icra ediyor; bisikletle sahaflık yapmak.

Yaşam tarzınız sayesinde adınızı son zamanlarda sıkça duyar olduk, nasıl başladı hikayeniz?                                                                                                                                         Yaşam tarzımız düzenin bir sonucu olarak ortaya çıktı. Geçmiş dönemlerde çok çalışıyorduk, herkes gibi. Bundan sıkıldığımızı fark ettik. Sevdiğin şeyi yaparak da para kazanabilirsin, aslında Bisikletli Sahaf’ta yaptığımız şey tam olarak bu. Biz hem ulaşım hem de seyahat amaçlı bisiklet kullanan iki insanız. İstanbul trafiği bizi durdurmuyor veya strese sokmuyor. Arabaların arasından rahatça gidebiliyoruz. Günlük işlerimiz dışında bisikleti iş hayatımıza da soktuk ve bisikletle kitap sattığımız ekolojik bir girişim olan Bisikletli Sahaf’ı kurduk. Cebimizde beş kuruş olmadan bisikletle Avrupa’yı dolaştık. 2015 Mart ayından itibaren de Anadolu’yu yine bisikletle gezerek yaşlılardan masal dinledik ve atalık tohum takası yaptık.

Gerçek soyadlarınızı bilen yok, öğrenmemizin bir mahsuru var mı?                                   Bir mahsuru yok, fakat bizce önemi de yok. Bürokrasiyle işimiz olduğu zaman Filiz Gülez ve Alper Benli kimlik isimlerimizi kullanıyoruz. Rüzgar Yolgezer ve Filiz Bosi kendimize seçtiğimiz isimler.

Nasıl bir araya geldiniz?                                                                                                                     Bizi buluşturan şey yine bisiklet oldu. Sonrasında Avrupa turuna bisikletle çıktık. Benzer düşüncelere sahip olmak, beraber Bisikletli Sahaf’ı yürütmemize ve Türkiye Tohum ve Masal Turu’na izin verdi.

Bisiklet ile seyahat etme tutkunuz nasıl başladı?                                                       İstanbul’da şehir içi ulaşımda kullanarak başladık. Zamanla daha uzun mesafeler gitmeye başlayınca, “Neden bir Avrupa turu yapmıyoruz?”a kadar geldi olay. Bunun yanında bisikletin hayat görüşlerimizi destekleyen yanını da ihmal etmemeliyiz.

Avrupa’yı ve Türkiye’yi dolaşma serüveninizden bahseder misiniz? Amacınız neydi; eğlenmek mi farklı bir deneyim yaşamak mı?                                                    Amaçlarımızdan biri tabii ki eğlenmekti, fakat dikkat çekmek istediğimiz noktalar da vardı. Uzun bir hikaye. Ancak kısaca kendimizi ve birbirimizi tanıma yolculuğu diyebiliriz. Bunun yanında Avrupa turu için amacımız olabildiğince ekolojik bir tur yapmaktı. Fosil yakıt kullanmadan, et yemeden ve para kullanmadan tamamlamayı amaçlamıştık. Türkiye turundaki amacımız tohum toplayıp masal dinlemekti. Böylece kaybolan değerlere dikkat çekmiş olacak ve ilk elden onları yaşayacaktık. Yol boyunca onlarca köy dolaşıp masal dinledik. Şehirden köye göç etmiş arkadaşlarımızı ziyaret edip, onların tecrübelerinden yararlandık. Gittiğimiz her yerde atalık tohum takası yaparak sürdürülebilir tarıma destek olduk. Ayrıca bu seyahatimize yine bisikletle çıkarak doğaya vereceğimiz zararı en aza indirdik.

Kaç ülke ve kaç şehir dolaştınız?                                                                                        Avrupa’da 17 ülke dolaştık, yüze yakın şehirden geçmişizdir. İstanbul’da başlayan Avrupa yolculuğumuz Yunanistan – Arnavutluk şeklinde Adriyatik Denizi’ni izledi. Fransa’ya kadar denizi takip ettik. Sonra Hollanda’ya çıkıp geldiğimiz rotanın kuzeyinden İstanbul’ a geri döndük. Türkiye’de ise Trakya-Ege-Akdeniz bölgeleri boyunca bazen kıyı şeridini takip ettik, bazen içeri köylere yöneldik.

Yaşlılardan masal dinleyip, köylerde yerli tohum takası yapıyorsunuz, kimin fikriydi bu?                                                                                                                                             Filiz, Avrupa turunda Belçika’ya gelmişti. Gelirken yanında çeşitli çiçek tohumları da getirmişti ve bunları, evinde kaldığımız, yolda tanış olduğumuz insanlara hediye ediyordu. Hediyeyi alan insanlar da bize çeşit çeşit tohumlar veriyordu. Böyle olunca elimizde birkaç çeşit tohum toplanmıştı. Türkiye turunda bunu neden sürdürmüyoruz diye düşünürken, bir taraftan da edebiyata düşkünlüğümüz bize masal toplama fikrini getirdi. İkisi birlikte nasıl olur derken, “Masal anlatılmazsa, tohumun ekilmezse öleceğini” düşündük ve ikisinin ayrılamaz iki miras olduğunu anladık. Ne de olsa biri bu toprakların biyolojik, diğeri kültürel mirası. Bu topraklardan çıkıp tüm insanlara kazandırılmış bir hazine.

Yolculuk esnasında başınıza ilginç olaylar geldi mi?                                                         Gelmez olur mu? Her gün farklı insanlar, farklı yerler, farklı yol şartları. Onlarca çeşit insanla tanıştık, geneli iyi çıktı. Bisikletlerimiz de arızalar oldu. Çadırımız su geçirdi. Avrupa turunda güvence olsun diye, bir miktar paramız vardı. Zagreb’e ulaştığımızda ise hiç paramız kalmadı. Kendi başımızın çaresine bakmak istedik ve son 2 ay, 2000 km’yi parasız pedalladık.

Topladığınız masal ve tohumlarla ne yapmayı planlıyorsunuz?                               Tohumları takas şenliği yaparak isteyen herkese dağıtacağız. Bunun duyurusunu sayfamızdan yapmayı planlıyoruz. Tohum ve Masal Turu boyunca yaşlılardan, gençlerden, hatta çocuklardan bile masal dinledik. Onlardan dinlediğimiz masalları ve yaşadığımız tecrübeleri yakın zamanda çıkacak kitabımızda veya sitemizde bulabilirsiniz.

Kaç adet tohum topladınız, bir kaçının ismini söyler misiniz?                                       160’tan fazla çeşidimiz var. Susuz yetişen domates, gül biberi, yayla karpuzu, kırçıllı kavun, pembe domates, 3 kg meyve veren topan patlıcan, acı biber, kara nohut, üzerine oya işlenmiş gibi görünen dualı veya oyalı karpuz tohumu, sarı buğday, yulaf, pamuk ve horoz ibiğini sayabiliriz.

Bisikletli Sahaf projeniz nasıl başladı, aldığınız tepkiler nasıl?                                            Çok zor olmadı; kitap okumayı da seviyoruz, bisiklete binmeyi de… Avrupa turundan dönünce, kendimize bir iş bulmalıydık. Ne de olsa İstanbul’da bedava yaşanmıyor. Bunu doğaya en az zararla nasıl yaparız diye düşündük. Cevap çok da uzakta değilmiş. Sitemizde 2. El kitaplar satmaya başladık. Bit pazarlarından kitap topluyor, satıyorduk. İstanbul’da adrese bisikletle teslim ediyorduk. Amacımız doğaya zarar vermeden, bisiklet üzerinde para kazanılabileceğini göstermek ve masraflarımızı çıkarmaktı. Bunu başardık. Çok sevenimiz oldu. Kitap bağışladılar, iyi dileklerini ilettiler. Teşekkür ederiz tüm dostlarımıza.

Peki Bisikletli Sahaf’a ilgi var mı, kazancınız yetiyor mu?                                                      İlgi var, evet. İnsanlar fikrimizi çok beğeniyorlar, zaten parasal anlamda da bunu yapmamızın amacı daha sonraki yolculuklarımıza bir kaynak oluşturmak. Çok büyük şeylere ihtiyacımız olmadığı için de gayet yetiyor.

Her yere bisikletle gidince çok yorulmuyor musunuz? Yetişemediğinizde ne yapıyorsunuz?                                                                                                                               İstanbul bazen bizi ruhen yoruyor ama bedenen pek yorulmuyoruz. Haftada ancak 3-5 kitap sattığımız için, yetişme sorunumuz olmuyor. Tıngır mıngır götürüyoruz kitapları.

Yolculuklarınız aslında bir deney niteliği taşıyor, neler gözlemlediniz?                          Evet, paranın verdiği güvenceye sahip olmadan yola devam etmek insanlara güvenmeyi gerektiriyor. Bu anlamda hem kendimizi, hem de insanları deniyoruz. İnsanların birbirine yardım etmeye aslında ne kadar can attığını gördük. Bizce bu her ne kadar modern insanın gittikçe daha çok kendine yetebilmesi ve bağımsızlaşması gibi gözükse de aslında altında birbiriyle paylaşma ve dayanışma duygusunun olduğunun bir kanıtı. Genel olarak maalesef paylaşmıyoruz, güvenmiyoruz, diğerini istemiyoruz. Yola çıkınca bunlar hem bizde, hem de yoldaki insanlarda değişiyor. Yolculuk sayesinde insanların gerçek yüzünü gördük. Daha merhametli, daha barışçıl, daha cömert hallerine tanıklık ettik. Bize çizilen modern insan rolleri yolda şaşıyor.

Eklemek istedikleriniz?                                                                                                                       Bu projelerimize ek olarak, ekoloji ve sürdürülebilirlik alanında yüksek lisans yapmayı amaçlıyoruz. Böylece akademik alanda da fikirlerimizi devam ettirebileceğiz. Bize www. bisikletlisahaf.com adresinden ulaşılabilir.

NOTLAR

“ACABA BU AKŞAM NEREDE UYUYACAĞIZ?”                                                                 “Onlarca insanla tanıştık ve sayısız hikaye dinledik. İki günde bir yer değiştirdik; kah bizi davet eden insanların evine konuk olduk, kah dışarda sahil kenarlarında uyuduk. Bir gün geniş yataklı, yumuşacık yastıklarda uyuduysak; diğer gün uyuduğumuza bakmazsızın insanların gürültüyle yanımızdan geçtiği tren istasyonlarında üşüyerek uyandık. Bisiklet sürerken, acaba bu akşam nerde uyuyacağız üzerine tahmin yürütüyoruz bazen.”

TELEFONSUZ YAŞAM                                                                                                               “Yaklaşık 3 senedir cep telefonumuz yok. Yoldayken de eksikliğini duymadık, yerleşikken de. Fakat herkesin telefonla iletişim kurduğu bir dünyada telefonsuz nasıl yaşanır? Biz genelde internetten haberleşiyoruz. Bisikletli Sahaf’ taki kitap satışlarımızı da yine mail üzerinden haberleşerek yaptık. Biriyle buluşacaksak daha önceden belirlediğimiz gün, yer ve saatte orda olduk.”

HİÇBİR ŞEY ŞANS DEĞİLDİR!                                                                               “Yolculuğumuzun daha ilk haftalarında sahil kenarında kendilerine tahtadan, tekerlekli ve minicik bir ev kurmuş Burhan Usta ve Fatma Abla ile tanışıyoruz. Tanışmamıza ve komşuluk yapmamıza vesile olan şey kahve yapmak için biraz sıcak su istememiz ile başlıyor. Bunun üzerine hemen davet ediyorlar bizi bahçelerine. Oturup muhabbet ediyoruz. Yolda olma amacımızı ev sakinlerinden Fatma abla ile paylaşınca sevinçten deliye dönüyor. Heyecanı biraz olsun dinince anlıyoruz ki uzun zamandır yerel tohum arıyormuş bahçesine dikmek için. Bizimle karşılaşmasının şans olmadığını dile getiriyor. O vakit tohumları çıkarıp istediğini veriyoruz Fatma Abla’ya.”

SIFIR KARBON, İKİNCİ EL KİTAP                                                                                          Bisikletli Sahaf’ın işleyişi şöyle: Ellerinde hangi kitaplar olduğuna ve fiyatlarına internet sitesindeki listeden bakıp siparişinizi veriyorsunuz, onlar da nerede oturursanız oturun, kitabı size getirip bırakıyorlar. Onlar için zaman ya da mekan fark etmiyor.

Yazı: Dilara Gülşah Azaplar/Fotoğraf: Rüzgar Yolgezer-Filiz Bosi

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s