MARMARA DENİZİNİN EN TEMİZ KIYILARINDAN BİRİNE VE TEKİRDAĞ’IN EN TEMİZ HAVASINA SAHİP YERLERİNDEN BİRİ OLAN UÇMAKDERE’DE TEKİRDAĞ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI KADİR ALBAYRAK İLE SOHBET EDİP, KEYİFLİ BİR ZAMAN GEÇİRDİK…
Eski adı “Avdimio” olan çevresinde tarihi Rum evleri, manastırları bulunan, üzümüyle ve şarapçılığıyla hafızalara kazınan, dağ, orman, deniz havasını bir arada tattıran hoş bir köy: Uçmakdere. Ve bu köyü Tekirdağ’ın vazgeçilmezleri arasına sokabilmek için dersine iyi çalışan başkan: Kadir Albayrak…
Tekirdağ ile organik bağınız nedir? Biz Tekirdağ’ın yerli ailelerindeniz, bu bölgedeki geçmişimiz 1750 yıllarına kadar dayanıyor. Anne tarafım da 1800’lü yıllarda Bulgaristan’dan bu bölgeye göçmüş, çocukluğum Tekirdağ’da geçti. Liseden sonra Yıldız Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü’nü kazandım ve İstanbul’a gittim. Ama yine de buradan elimi ayağımı çekmedim, okula devam ederken Tekel Tekirdağ İçki Fabrikası’nda mevsimlik işçi olarak çalıştım.
Üniversiteden sonra nasıl bir kariyer planlaması yaptınız? Üniversite bittikten sonra kimya mühendisi olarak Tekel Tekirdağ İçki Fabrikası’nın araştırma laboratuvarında 1 yıl çalıştım. Hemen sonrasında askere gittim, Hatay’da seyyar jandarma olarak vatani görevimi yaptım. Daha sonra Tekel Tekirdağ İçki Fabrikası’na mühendis olarak girdim ve sırasıyla; laboratuvar şefi, müdür yardımcısı ve son 15 yılda da fabrika müdürü olarak görev aldım. Özelleşmeden sonra da orada bir süre daha kaldım ve 1 Haziran 2007’de ayrıldım.
Peki siyasete atılmaya nasıl karar verdiniz? Siyaset bizde aileden gelen bir şey, babam uzun yıllar Tekirdağ CHP Merkez İlçe ve İl Yönetiminde görev yaptı. Fikirlerimi şekillendiren şeylerden biri bu oldu diğeri ise partimin prensipleridir. Ülkeme hizmet etmek için 26 Temmuz 2013’de Büyükşehir aday adayı oldum. 30 Mart 2014 seçimlerinde de belediye başkanı oldum. Eşim ve çocuklarım beni her daim desteklediler, siyasete atılma sürecinde en büyük dayanağım onlar oldu.
“DERSİME İYİ ÇALIŞTIM” Yönetici olmak çocukluk hayaliniz miydi? Milletvekili olmayı hiç düşünmedim ama belediye başkanı olmak gibi bir hayalim vardı. Kendime hedef koymuştum. Ama en önemlisi bu göreve taklip olurken dersime iyi çalıştım. Aday olmadan önce çok uzun bir araştırma sürecine girdim, alt yapımı göreve gelmeden oluşturmaya çalıştım. Her köyün sorunlarını tek tek belirledim, başkan olduktan sonra bunlarla zaman kaybetmeye tahammülüm yoktu. Çünkü halkıma bir söz verdim…
Tekirdağ ile ilgili yaptığınız ya da yapmayı planladığınız projeler nelerdir? Öncelikli hedeflerimden biri yerel yönetim anlayışına farklı bir bakış açısı getirmek oldu. Şehir planlaması sorunlarını ele alıyoruz, ilk etapta büyükşehir hizmet binamız için çalıştık ve yetki kargaşasının giderilmesi için uğraşıyoruz. Diğer bir hedefimiz ise ilimizin afet ve acil durum planının hazırlanmasına yönelik çalışmalara hız katmaktır. Bu nedenle Tekirdağ’ı alt yapı ve çarpık kentleşme sorunları üzerine dikkatle duruyoruz. Kadınlara yönelik kurslarımız var sertifikalar veriyoruz, kendi ürünlerini satabilecekleri yerel pazarlar için çalışmalara başlandı. Engelli vatandaşlarımızın araçları için şehrin belirli noktalarına akü şarj aletleri koyduk. Ayrıca bu bölgede turizmi 2 aydan 6 aya çıkarmak istiyoruz.
Siyaset meşakkatli bir iş, bu yoğunlukta ailenize ne kadar zaman ayırabiliyorsunuz? Bu görev ağır bir görev ve zaman yetmiyor. Göreve ilk başladığımda mesai saatlerimi sabah 8 akşam 6 olarak belirledik, zaman yetmeyince sabah 7 akşam 7 yaptık. O da yetmedi mesai saatlerini kaldırdık, hanımla anlaştık günde bir saat görüşüyoruz.
Tekirdağ’ı önemli kılan unsur nedir? Tekirdağ, 15 milyon nüfuslu İstanbul’un yanında ve Avrupa kıtasındaki tek büyük şehir. Bu yüzden diyoruz ki “Tekirdağ, İstanbul’un arka bahçesi değil, Türkiye’nin Avrupa’ya açılan kapısı” olacaktır…
Temel prensipleriniz nelerdir? Ciddiyet, işini sevmek ve görevinin en iyisini yapmak. Başarı mutlaktır. O nedenle ana prensibim çok çalışmak. Dürüstlük de olmazsa olmazlarım arasında çünkü önemli bir görev üstlendik ve o görev hiç yara almamalı…
Müzik ve sporla aranız nasıl? Belirli bir spor dalıyla uğraşmıyorum ama mutlaka her sabah 1 saat yürüyüş yaparım. Futbola da ilgim var. Fenerbahçeliyim ama önce Tekirdağ sporluyum, zamanım yettiğince maçları takip etmeye çalışıyorum.
UÇMAKDERE’DEN IHLAMUR İÇMEDEN GİTMEYİN… Artık Tekirdağ denilince akıllara Uçmakdere gelmeye başladı… Evet, tarım ve turizm açısından bakir bir alan ve adı sıkça duyulmaya başladı. Uçmak dereyi 55 yıldır tanıyorum. Bu köyün yaklaşık olarak 260-280 haneyle 700 nüfuslu olduğu dönemleri bilen biriyim, çok, iyi tanırım. O yüzden buraya gelenlere en büyük tavsiyem ıhlamur içmeden gitmemeleri…
NOTLAR
Güzel köy” kahvesinde tatlı bir sohbet… Dinlenmek için oturduğumuz Güzel Köy’ün kahvehanesinde Kadir Albayrak ile sohbet ederken, köyün yaşlılarından Tevfik Güneş; “Kafa ve gönül yaşın genç olacak, gönül yaşın genç değilse hiçbir şey olmaz. Bu yaşta bu göreve talip olduysan gönlün genç demektir.” diyerek sohbetimize tatlı bir hava kattı…
TEKİRDAĞ’IN ÜZÜMÜ “Dünyada şarap üretimi 70 milyon litre, Tekirdağ’ın ise 56 milyar litre şarap üretimi var. Bölge Akdeniz ikliminin üst sınırında olduğu için gece-gündüz ısı farkı çok yüksek, bu durum aromatik profili yükseltiyor. Üzüm yemelik, kurutmalık ve şaraplık olmak üzere 3’e ayrılıyor. Ülkemizdeki üzümün yüzde 97’si yemeklik yüzde 3’ü ise şaraplık, sadece Tekirdağ Şarköy’de 40.000 dönüm bağ var, ve bunun yüzde 75’i şaraplık. Üzümün; anti-oksidan, anti-aging, kan yapımına yardımcı ve kanserden koruyucu gibi saymakla bitmeyecek kadar çok faydası var ve ülke topraklarımız bu alanda çok verimli, değerlendirmeliyiz.”
TEDO GELİYOR! “Tekirdağ’a gelişi kolaylaştırmak için Tedo’yu kuracağız yani Tekirdağ Deniz Otobüslerini. Onun hazırlıkları var, çalışmalarımızın sonucunu aldıktan sonra vatandaşlarımıza bunun müjdesini vereceğiz. TEDO sadece Tekirdağ-İstanbul değil, Marmara’da kıyısı olan bütün şehirlere de gidip gelebilecek…”
“UÇMAKDERE’NİN TARİHİ RUM EVLERİNİ RESTORE ETTİRİYORUZ’’ “Miras Atölyesi 2 adını verdiğimiz bu projede bölgedeki tescilli 52 tane evin planlarını çıkarıp restore ettikten sonra 3 tanesini kamulaştıracağız. Birini butik otel, birini atölye, birini de köylülerin kendi ürünlerini satacağı örnek bir satış yeri yapacağız. Evin sahibi yine köylüler olacak… Köy turizmi ve kırsal turizm içerisinde Uçmakdere bir merkez olacak.”
Yazı: Dilara Gülşah Azaplar/Fotoğraf: Celal Bazma
Marmara Life sayı 92- Eylül / Ekim 2015