VAR SAY Kİ YEDİN!

“İSYANINIZ NEFSİNİZE, İTAATİNİZ RABBİNİZE OLSUN” DEMİŞ ABDULKADİR GEYLANİ, NEFSİNE HÂKİM OLABİLMENİN SOMUT BİR ÖRNEĞİ; SANKİ YEDİM CAMİİ…

Osmanlı döneminde 17. yüzyılda yaptırıldığı tahmin edilen küçük bir mahalle camiidir burası. İstanbul’un Fatih ilçesinde Zeyrek Mahallesinin Kırbacı Sokağında bulunan, yapılış tarihi ve kim tarafından yaptırıldığı hakkında kesin bir bilgi olmamakla birlikte çeşitli rivayetler ile günümüze ulaşan nefis mücadelesinin örneğidir. Ne bir padişahın isteğiyle yapılma, ne de Mimar Sinan’ın elinden çıkmadır bu camii. Nefsinin arzularını bir kenara koyan, yaşadığı yere göre değil, taşıdığı yüreğe göre yaşayan bir adamın hayata mana katan eserinin hikâyesidir bu…

Keçecizade Hayreddin Efendi adında dar gelirli bir ayakkabı tamircisi (bir başka rivayete göre Adanalı Şakir Efendi’dir.) “Allah’ın mescitlerinin, ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı gereği üzere kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başka kimseden korkmayalar imar eder. İşte bunların doğru yolda olup başarıya ulaşacakları umulur” ayetindeki müjdeyi duyunca bir camii yaptırma arzusuyla para biriktirmeye başlar. Ne zaman ki canı bir şey istese: ‘Sanki yedim (var say ki yedin)!’ der ve parasını bir kenara koyar. Takribi 20 yıl boyunca biriktirdiği paralarla küçük de olsa bir camii yaptırır ve caminin adı halk arasında “Sanki Yedim Camisi” olarak anılmaya başlanır. Mimarı açıdan hiçbir özelliği olmayan bu yapı, taşıdığı manevi ruhla kapısını günümüzde de misafirlerine açmaya devam ediyor. Konumu itibariyle apartmanların arasına sıkışmış bir durumda olan cami 1. Dünya Savaşı’ndan kısa bir süre önce Fatih-Unkapanı civarında çıkan yangından ağır bir tahribata uğramıştır. 1959-1960 yıllarına kadar metruk halde kalan yapı bir süre marangozhane olarak kullanılmış, eski mimari özelliğinden bugün eser kalmasa da, mahalle sakinlerinin ve hayırseverlerin yardımlarıyla tekrar yaptırılmış…

NEFSE İSYAN!                                                                                                                     Yüreğindeki sevgiyi davranışındaki erdemle hayata geçiren bir esnaf ve 20 yıl boyunca “yedim say” dediği bir hayat. Kim olduğunu, hangi zaman ve şartlarda yaşadığını kesin olarak bilmesek bile nefsimize dur demek için bıraktığı bir eser “Sanki Yedim Camii”. Bir Sultanahmet veyahut Selimiye Camii olmayabilir belki ama verdiği mesajla bir şaheser olarak anılmayı sonuna kadar hak ediyor.

“SANKİ YEDİM” DEMELİ                                                                                           Bediüzzaman Said Nursi, Sanki Yedim Mescidi’nden Sözler adlı eserinde şöyle bahsetmektedir: “Lezaiz çağırdıkça, ‘Sanki Yedim’ demeli. ‘Sanki yedim’i düstur yapan Sanki yedim namındaki bir mescidi yiyebilirdi, yemedi.” Görmek isteyene değil anlamak isteyene miras bu eseri ziyaret etmek isterseniz eğer, hala ayakta ve “var say ki yedin” demeye devam ediyor…

NOTLAR

*Camiinin iç mekânı 100 metrekare büyüklüğünde olup, yaklaşık 200 kişi aynı anda ibadet edebilmektedir. Tek şerefeli, beyaz boyalı bir minaresi vardır.

*Resmi kayıtlarda camiyi yaptıran kişiyle ilgili bir bilgi bulunmadığı için, caminin banisi konusundaki görüşler de çeşitlilik göstermektedir. Keçecizade Hayreddin ile birlikte, caminin yapımıyla ilişkilendirilen bir başka kişi de Adanalı Şakir Efendi’dir. Yapının 18. Yüzyılda yaptırıldığı sanılmaktadır. Orijinal bina, Birinci Dünya Savaşı yıllarında, Unkapanı bölgesinde etkili olan büyük bir yangın sırasında büyük ölçüde zarar görmüştür.

Yazı: Dilara Gülşah Azaplar/ Fotoğraf: M. Salih Kalaman

 

Marmara Life sayı 92- Eylül/Ekim 2015

VAR SAY Kİ YEDİN!” üzerine 2 yorum

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s