EDİRNE’YE GELİP DE CİĞER YEMEMEK OLMAZ DEĞİL Mİ? CİĞER SEVMİYORSANIZ BAŞKA TABİİ… FAKAT CİĞER SEVMEYENLER BİLE SEVİYOR GENELDE EDİRNE’NİN CİĞERİNİ. KITIR KITIR, CİPS GİBİ…
CİĞER DEYİP GEÇMEYİN… Tarihini yazsam okursunuz, sokaklarını tasvir etsem dolaşıyormuşcasına hayal edersiniz ama ciğerini anlatsam da, tarifini versem de bu şehrin havasını içinize çekip, sokaklarını karış karış dolaşıp yorulduktan sonra küçük bir dükkan da yediğiniz ciğerin tadını alamazsınız… Tek bir ürün ne kadar zahmetli ve bir o kadar da lezzetli olabilir ki diye düşünmekte haklı olabilirsiniz ama masaya gelinceye kadar epey emek istiyor. Trakya’nın taze dana ciğerleri Edirne’de toplanıyor ve tüketiliyor. İşleniyor, yıkanıyor en ince dilimlerle kesiliyor. Sinirler ve zarlar ayıklanıyor. Tuzlanıp unlanarak kızgın yağda pişiriliyor. Önümüze gelene kadar böyle meşakkatli işlemlerden geçerek hazırlanıyor…
KURU BİBERİN ÇITIRTISI… Velhasılıkelam bu ciğeri meşhur yapan şeylerden biri lezzeti olsa da esas olay o uzayıp giden kuyruktur… Edirne’nin meşhur ciğercisi önündeki sırayı görünce önce şaşırdım, ne tuhaf keşke yerini büyütseler de sıra olmasa diye geçirdim içimden ama eminim ki büyürse, büyüdükçe küçülen yerlerden biri olup çıkacak. O yüzden ara sokakta küçük ama bereketli haliyle daha cezbedici, daha bizden… Ciğerci dükkanın da kızgın yağ sesinin yanı sıra, kuru biberi ısırdığınızda çıtırtı duyulur, bir başkadır yazın güneşte kurutulmuş biberin tadı. Olur da Edirne’ye yolunuz düşerse tava ciğerini tatmadan asla ayrılmayın tarih kokan bu kentten…
Yazı: Dilara Gülşah Azaplar
Marmara Life sayı 90- Mayıs/Haziran 2015