“10 AYLIK BİR BEBEKKEN ANNEME İLK SÖYLEDİĞİM ŞEY, “SU VER, ÇOK SUSADIM” OLMUŞ. 4 YAŞIMDAYKEN OKUMA YAZMAYI ÖĞRENMİŞTİM. BİRİNCİ SINIFTA HERKES OKUMA FİŞLERİ İLE OKUMAYA ÇALIŞIRKEN BEN ARKA SIRAYA GEÇİP KİTAP OKURDUM…”
Bundan yaklaşık bir buçuk yıl önce genç mucit olarak tanıtılan Elif Bilgin’i bir gazete haberinde okumuştum. Türkiye’de böyle parlak gençlerimizin olması hem heyecan verici hem de kendi adıma şaşırtıcı bir durumdu. Bugün bilime, sanata ve felsefeye gereken değerin verilmediği eğitim sistemimizde eskilerin eleştirilerini bir kenara bırakmanın artık zamanı geldi. Çünkü genç nesil zehir gibi akıllı… Teknolojiyi bilinçli bir şekilde kullanabilen, araştıran, sorgulayan bir nesil var. Bunun en güzel örneklerinden biri de Elif Bilgin… Elif Bilgin 17 yaşında Özel Koç Lisesi son sınıf öğrencisi. Muz kabuğundan plastik üretme buluşuyla 2013 Google Bilim Fuarı’nda birinciliği göğüslemiş umut vaat eden gençlerimizden. Elif’in bilimsel çalışması 2 yıl sürdü. On iki denemesinin onunda başarısız oldu. Vazgeçme noktasına geldiği zamanlar da olsa kararlılıkla çalışmasının üzerine gitti. 2 yılın sonunda dünyada bir ilke imza atarak muz kabuğundan biyoplastik üretmeyi başardı. Ürettiği ilk başarılı numunesini aldığında ise sevinçle Google Bilim Fuarı’nın yarışmasına katıldı. 120 ülkenin katıldığı fuarda önce 90 finalistin arasında yer aldı, daha sonra 15’e kaldı ve sonuç olarak birinciliğe ulaştı. Çocukluğundan beri araştırmaktan, deneme yanılmalarıyla yeni buluşlar yapmaktan kendini alamayan Elif, gün geçtikçe artan çevre kirliliğine karşı farkındalığıyla çalışmasına başlamıştı. Amacı başlangıçta herhangi bir yarışmaya katılmak değildi.
2 YIL SÜREN ÇALIŞMANIN SONUCU “14 yaşındayken poşet, şişe gibi kirliliklerin denizde yüzdüğünü, denizanası sayısının oldukça arttığını fark ettim. Bu gibi problemleri sadece denizde değil, başka yerlerde de görmeye başlayınca ben de o zaman bu sorun üzerine gideyim diye düşündüm. Çevre kirliliği üzerine araştırma yapmaya başladığımda da biyoplastik terimine rastladım.” Elif’in araştırması böyle başlamıştı. Çevreye karşı duyarlılığından dolayı kafasında ne yapabilirim sorusu belirdi ve bu düşünceden yola çıktı. Deneyinde insanların yemek için tükettiği gıdalardan çok çöpe atılan organik atıklar üzerinden araştırmasını yaptı. “Araştırmalarımda Royal Academy of Chemistry diye bir enstitünün çok basit bir demonstrasyonuna rastladım. Orada patatesin içerisindeki nişastayı işleyerek biyoplastik yapmaya çalışıyorlardı. Araştırdıklarımın hepsi meyve-sebzelerin içinden yapılanlardı. Çöpe atılanların kabuğundan ya da sapından yapılan bir şeye rastlamadım. Ben de organik malzeme kullanmaktan ziyade organik atık kullansam olmaz mı diye düşündüm. Organik atıklardan neler var diye araştırırken muz kabuğunu buldum.” 2 yıl boyunca evde süren deneyleri sonucunda ilk başarılı numunesini çıkardı. Böyle bir şeyin yapılabilirliğini duyurmak adına Google Bilim Fuarı’na katılmaya karar verdi. Formu doldurarak sunumumun bir videosunu çektim. 2 ay sonra 90finaliste seçilmiştim. Daha sonraki elemede de son 15’e kaldım. Başta Scientific American’ın ödülünü kazanan açıklandı. Ben bu sırada voleybol antrenmanındaydım. Annem salona gelip haberi verdiğinde voleybol sahasının ortasında sevinçten bağrışmaya başladık. ” Elif popüler bilim dergisi olan Scientific American’ın “Science in Action” ödülü Science in Action’ın yanı sıra Thomas H. Cwhone adlı mentoru ile 1 sene boyunca çalışma hakkı kazandı. Ve Google sayesinde pek çok bilim insanıyla tanışma fırsatını yakaladı. Hedeflerinde ise, Amerika’da biyomekanik üzerine eğitim almak var. Elif hayalini gözleri parıldayarak şöyle anlatıyor: “Gerçekten bir mucit olmak, araştırma yapıp, icat edip, insanlığa katkıda bulunan biri olmak istiyorum.” Elif diğer gençlere örnek olabilecek, Türkiye’deki üstün yeteneklerden bir tanesi. Daha nice potansiyeli olan parlak zihinlerin dünya ölçeğinde güzel başarılara imza atacaklarına inanıyorum.
NOTLAR
BİLİM SANAT MERKEZİ’NDEN GEÇEN SENE MEZUN OLAN ELİF ANLATIYOR:
“Bilsem, 5. Sınıftan 8. Sınıfa kadar sizi bir eğitime alıyor. Üstün yetenekli insanlarla bir arada olma kültürünü oluşturuyor. İlk sene felsefe, fizik, matematik gibi pek çok alanda derse katılıyorsunuz. Katıldığımız derslerdeki hocalar potansiyelimizi erken fark edip üzerine gidilmesi için neye eğilimimiz ve yeteneğimiz olduğunu değerlendiriyor. Ben matematik ve biyolojiye ağırlık vermiştim. Hayatımın en güzel zamanlarını geçirdim diyebilirim. 6. Sınıfa giden bir çocuğun orada Nobel Ödüllü fizik projesini arkadaşıyla tartışabildiği, dil bilimci olmak isteyen başka birinin Antik Yunan alfabesinin özelliklerini anlatabildiği çok değişik yeteneklerin olduğu bir yer. İnsanın ufkunu açan entelektüel olarak çok güzel konuşmalar oluyordu. Üniversiteye gittiğimde de böyle bir çevrenin içinde olmak istiyorum.”
ELİF’İN BİLİME MERAKLI GENÇLERE TAVSİYESİ: “Benim öğrenmem kendi kendime deneyerek olduğu için insanların bir şeyi çekinmeden denemelerini tavsiye edebilirim. Birilerin onlara şans vermesini beklememek gerekiyor. Çünkü kimse size ‘hadi bir icat yap’ demez. İçten bir motivasyon olması lazım ve insanların yaptığın işi ciddiye almamalarını çok fazla takmamak lazım. İnsanı ne mutlu ediyorsa onu yapması gerektiğini düşünüyorum.”