MUTLULUĞUN ENGELSİZ İSMİ: BEYTULLAH EROĞLU

BEYTULLAH EROĞLU BABASI MUSTAFA EROĞLU’NUN ÇABALARI SAYESİNDE İLKOKULA BAŞLAYARAK HAYATA ADIM ATMAYI BAŞARAN, SONRASINDA İSE AZMİYLE ENGELİN BEYİNDE  BİTTİĞİNİ ÖNCE KENDİNE, DAHA SONRA HERKESE İSPATLAYAN BİR GENÇ!

Suyla tanıştığı gün zincirlerinden kurtularak sadece Türkiye’de değil dünya çapında ün kazanan genç sporcu Beytullah Eroğlu; Fatma ve Mustafa Eroğlu çiftinin 4 çocuğundan en büyüğü. Doğuştan iki kolu yok, sol bacağı sağ bacağına göre 12 cm daha kısa. Kollarıyla değil umuduyla başarılara imza attığı bir hayatı var…

Beytullah’ı yüzerken görüntülemek istediğimiz için antremanının olduğu gün gittik yanına. Sakin, kararlı, kendinden emin bir genç bulduk karşımızda. Umut veren başarı öyküsünü duyduğumuzda Beytullah’tan sonra tebrik edilmeyi hak eden  bir isim daha olduğunu gördük. Fedakarlık ve vefa örneği sergileyen bir baba; Mustafa Eroğlu. İnanmak başarmanın yarısı demişler ya hani, baba-oğul öyle bir inanmışlar ki Türk spor tarihin ilklerini yaşatıyorlar bu ülkeye. Hayata hiçbir şeyin engel olamadığının adeta ispatı niteliğindeler…

Adını son zamanlarda sıkça duyar olduk artık seni tanıyoruz ama hikayeni bir de senin ağzından dinleyelim, Beytullah Eroğlu kimdir?

1995 Kahramanmaraş doğumluyum. İki kolum yok, sol ayağım sağ ayağıma göre 12 cm kısa. İlkokula başlayana kadar içine kapanık bir çocuktum, hiç sokağa çıkmazdım. Babamın ve annemin çabaları sonucunda ilkokula başladım. Babam marangozluk yapıyordu, ilkokula başladığımda benim için özel bir sıra tasarladı çünkü ben diğer çocuklar gibi elimle değil ayağımla yazı yazacaktım. Tekerlekli, çantamı, su kabımı koyabileceğim bir sıram vardı.

Okula başlama hikayen nasıl gerçekleşti?

Okula başlayacağım zaman okul müdürü öğretmenlerle toplantı yapıyor. Hiçbir öğretmen beni istemiyor, bu sorumluluğu taşıyamayacaklarını düşündüler sanırım. O gün o toplantı da olmayan bir tek Ali Rıza öğretmen var, babam tekrar konuşmak için gittiğinde Ali Rıza öğretmen beni gururla kabul edeceğini söylüyor. Hayatımda yeri önemlidir. Belki o zamanlar öğretmenimin verdiği bu karar onun için önemli değildi ama benim hayatım için çok önemli bir karar oldu. Bir gün bana “neden sorulara cevap vermiyorsun?” diye sordu. Parmak kaldıramıyorum dediğimde, “ya başını ya da ayağını kaldırıp sorulara bir şekilde cevap vereceksin” demişti. Bende o günden sonra sorulara ayağımı kaldırarak cevap verdim. Babam, Ali Rıza öğretmenim, annem ve beni her gün okula getirip götüren kuzenim Tuba ablamın okul hayatımda ki emeği büyüktür.

6 YIL CAN SİMİDİ İLE YÜZDÜM

Lise hayatına geçiş yaptığında neler değişti?

Endüstri Meslek lisesinde Bilgisayar bölümü öğrencisiydim. Okulun ilk günü bütün liseden temsili bir kişi seçilecekti, gönüllü birini istediler. Kimseden ses çıkmayınca ben gönüllü oldum. İsteksizce katıldım ama sonraki hayatımda bana katkısı olduğunu şimdi anlıyorum. Özgüven seviyemi arttırdı. Daha sonraları onur kurulu başkanlığı, okul başkanlığı ve disiplin kurulu başkanlığı yaptım.

Suyla nasıl tanıştın?

2000 Sidney Olimpiyatlarına Türkiye yüzme dalından sadece 1 sporcuyla katılmış. Antrenör Osman Çuğlu bu durum üzerine olimpik yarışlar için engelli sporcu arayışına girmiş ve okullara yazı göndermiş. Okula gelen yazı sonucu müdür bey sosyalleşmem için bana yüzme sporunu önerdi.  7 yaşındaydım, spor hayatıma Kahramanmaraş’ta başladım, 2013’e kadarda oradaydım.  6 yıl can simidiyle yüzdüm. 2007 yıllında 1’inci Karadeniz Oyunları’nda Haluk hocam bana orada bir video izletti. Videoda benim gibi olan sporcuların can simidi olmadan yüzdüklerini gördüm. Onlar yapıyorsa ben de yaparım dedim. Aparatsız yüzmeye karar verdim ve can simidini çıkardım. Avrupa ve Dünya güreş şampiyonu Amcam Şeref Eroğlu’nun kulübüne geçiş yaptım, güreş kulübü olmasına rağmen bana destek amaçlı olarak yüzme branşı açtı. 2020 İstanbul Olimpiyatları’na ben de davetli olarak katıldım. Orada bana “bir isteğin var mı?” diye sorulduğunda imkanlarımızın yetersiz olduğunu belirttim. Kadir Topbaş ise bunun üzerine artık bizim sporcumuz olacaksın dedi ve Kahramanmaraş’tan İstanbul’a geçiş yaptım.

Can simidini çıkardıktan sonra zincirlerini kırarak ardı ardına ödüller kazanmaya başlamışsın. İlk Avrupa şampiyonu olduğunda ne hissettin?

İlk defa can simidini çıkardığımda boğulacağımı ve yetersiz olduğumu hissettim. Daha sonra başarabileceğime inandım ve başardım. Bayrak göklere çekilirken iyi bir şey yaptığımı fark ettim ve gururlandım. Daha fazlasını yapabileceğimi anladım. Umutsuzluğa düşmedim ama zorlandığım anlar oldu, ay yıldız bırakılmaz dedim ve yola devam ettim. Uluslararası ilk ödülümü 2’inci olarak 2008 yılında Slovakya’da kazandım. 2010 yılında milli takıma girdim. 2010 yılında milli mayoyla Almanya’da yarışa katıldım, 2’inci oldum. 2010 yılında ki dünya şampiyonasına katılmaya hak kazandım. 15 yaşındayken Hollanda’da 2010 Dünya şampiyonasında ilk defa final yüzdüm, Türkiye tarihinde bir ilk bu, 6’ıncı oldum. 2011 yılında Danimarka’da 4 altın kazandım. Hedefim Avrupa şampiyonluğuydu, gerçekleştirdim. Hemen ardından Paralimpik oyunları geldi. Ufak bir sakatlığım oldu, olimpiyatlarda 7’inci oldum, bu da bir ilkti. 2013 şampiyonasın da Dünya 4’üncüsü oldum. Dünya 3’lüğünü 7 saliseyle kaybettim. 2014’te Avrupa şampiyonasında 2’inci oldum. Gönül şampiyon olmak isterdi, önümüzdeki zamanlarda hedefimiz yine şampiyon olmak. Sudan uzak kalmayı sevmiyorum, su hayattır, hayat ise çok güzel.

Antremanların nasıl gerçekleşiyor?

Haftanın 6 günü sabahları 1,5 saat, akşamları 2 saat olmak üzere antrenman yapıyorum. Ailem benim için spor kompleksine yakın bir yere taşındı. Sabah antrenmanım olduğu gün burada kalıyorum. Disiplinli bir spor hayatı için antrenmanları aksatmamak şart.

EROĞLU AİLESİNİN ŞAMPİYONLARI

Kafana şampiyon olmayı ne zaman koydun?

Amcam güreş şampiyonu, ona yapılan kutlamalar beni de özendirirdi. Öyle anlardan birinde amcamı hava-alanında beklerken çalan davullar, insanların heyecanlı bekleyişi çok hoşuma gitmişti ve dedeme sormuştum “ben de bir gün şampiyon olacak mıyım?”diye, “sen şampiyon ol yeter ki!” diye cevap verdi. Belki de o gün karar verdim. Ve şampiyon oldum, dedem benim için davullar çaldırdı.

Bundan sonra ki hedeflerin nelerdir?

Dünya şampiyonasında madalya almak istiyorum, ülkeme ilk madalyayı kazandırmak istiyorum.

Sporun dışında ki hedeflerin nelerdir?

Üniversiteyi bitirdikten sonra akademik kariyer yapmak istiyorum.

Suyun dışında seni mutlu eden başka neler var?

Ailem, ve kız arkadaşım Seren, Kod adı: Edirne, Edirne’de oturuyor. Yanına ziyarete gidiyorum zaman zaman. Beni ailemden sonra en çok mutlu eden şeylerin başında geliyor. Tabii bir de yarışlar var.

Engelli vatandaşlarımıza iletmek istediğin bir mesajın var mı?

Dışarı çıksınlar! Biz engellilerin en büyük sorunu: birilerinin bizi görmesini beklemek! Kendimizi göstermiyoruz, eksiklerimizi fark ettirmemiz gerek, birilerinin bizi görmesini beklemek yerine bunları bizim talep etmemiz gerek. Sokağa çıktığımda engelli vatandaşların yoluna ağaç dikildiğini ya da araba park edildiğini görüyorum. Sokağa çıkmazsam bunu bilemem, arz talep meselesi bu. Dört duvar arasına kapanmakla olmaz, sokakta hayat var. Yaşamaya başlasınlar. Spora başlamalarını tavsiye ediyorum. Sadece yüzme değil Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu’nda 16 branş var bir an önce destek alıp spora başlasınlar…

Size tanınan imkanları yeterli buluyor musun?

Geçmişe nazaran daha iyi halde olsak ta yeterli değil. Trafik ışıklarının sadece merkezi yerlerde görme engelliler için düzenlenmiş olması eksikliktir. Her yerde olmalı. Zamanla aşılacağına inanıyorum bunların. Engelli otoparkına araba park etmeyi bırakan vatandaşları gördüğümde mutlu oluyorum. ‘Engellileri düşünmek’ bu sizlere kalmış bir durum…

PARAYI DEĞİL OĞLUMU KAZANMAYI TERCİH ETTİM

Mustafa EROĞLU: “Maraş’tan İstanbul’a oğlum için geldim, biz hep zoru başardık bunun için mücadele etmeseydik burada olamazdık. Eşimle birlikte Beytullah’ı okula kayıt etmek istediğimiz de çok düşündük “nasıl yapacağız” diye, okul sırasında zorlanacağını biliyorduk. Marangozdum, oğluma esnaf arkadaşlarımın da yardımıyla bir sıra yaptım. Çantasını, suyunu her şeyini koyabileceği tekerlekli, frenli tam donanımlı bir sıra oldu. Şu an o sırayı engelli bir kızımıza hediye ettik. İyi bir esnaftım ama oğlumu yarışlara götürürken işim hep aksadı.  Beytullah’ın bana ihtiyacı vardı. İş ve kamp ikisi bir arada gitmez oldu. Parayı değil oğlumu kazanmayı tercih ettim. Onu iyi bir sporcu yapmak önceliğim oldu. Şu an hem Beytullah’a hem de buradaki diğer çocuklara bakıyorum, masörlük ve cankurtaran kurslarına girdim. Kendimi geliştirdim.  Benim için bütün sporcular aynı, Beytullah’tan önce diğer çocuklarla ilgileniyorum. Bu mutluluğu görmek için her şeyimi geride bıraktım…”

Beytullah’ın hocası Duran Arslan: İstanbul Büyükşehir baş antrenörü ve Milli takım antrenörüyüm. Engeliler ile ilgili spor çalışmasını 17 yıldır yapıyoruz. “Bütün sporcularıma gönülden bağlıyım hepsi aynı benim için.” Engelli Çocuklarımız için ilk amacımız rehabilitasyon amaçlı ikinci amacımız ise olimpik düzeyde sporcular yetiştirmek. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde spor hizmeti alan 4500 çocuk var. Koordineli bir çalışma içindeyiz. Ekibin içinde psikoloğu, antrenörü, kondisyoneri hepsi var başka Beytullah’ların yetişmesi için çalışıyoruz.

 

Röportaj: Dilara Gülşah Azaplar

 

Marmara Life sayı 91- Temmuz/Ağustos 2015

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s