BEYOĞLU’NDA 10 YIL KADAR OTURDUKTAN SONRA İSTANBUL’UN BAŞKA BİR SEMTİNE TAŞINIRKEN NE YAZABİLİRİM Kİ?
Beyoğlu; Galata ve Cihangir semtleri hem turistler hem de yerel halk için eğlence ve temaşanın merkezi. Ancak, yine de burası toplamda 2 milyon kişinin yaşadığı, çalıştığı ve çocukların eğitim almak için okula gidip sokaklarda oynadığı bir semt. Kasımpaşa, Hasköy, Sütlüce ve Gümüşsuyu ise günlük hayatın ritminde ailelerle bekarların ve her yaş grubundan insanın iç içe yaşadığı yerler.
Beyoğlu aynı zamanda küçük dükkanlarda veya alışveriş mekanlarında çalışan esnaf, perakendeci ve satış elemanlarının iş ortamı, ya da esnaf lokantaları ve büyük restoranlarda aşçılık veya garsonluk yapanların mekanı. Ayrıca Taksim, Elmadağ, Tarlabaşı, Şişhane ve Karaköy’ün merkezi alanlarında bulunan inşaat işçilerini de unutmamak gerekiyor. Bu arada Beyoğlu (yerel) hükümete ve güttüğü politikalara karşı veya onun yandaşı olanların yaptığı gösterilerin de merkezi olarak kabul edebiliriz. Beyoğlu’nun farklı yerleşim alanlarının değiştiğini ya da ‘nezihleştirildiğini’ bile söyleyebiliriz. Okullar ve hatta küçük dükkanlar, çayocakları ve bakkallar bile kapanıyor. Yerlerine daha büyük dükkanlar/ AVM’ler açılıyor. Ürün çeşitliliği gelişirken, sanata ayrılan alanlar da çoğalıyor. Tarlabaşı bile ki, ‘nezihleştirilme’nin merkezi olarak gösterilebilir, daha lüks ama bir o kadar da sıkıcı olan yeni evleriyle YUPPIE’ler (genç şehirli çalışanlar- young urban professionals) ve otellerin gözde mekanı olmaya aday. Beyoğlu renkli ve/ veya çok kültürlü mü? Beyoğlu kültürlerin birbiri içinde eridiği bir pota mı? yoksa bulaşık suyu mu? Henüz emin değilim ama yine de şöyle tanımlayabilirim; değişik tonlarıyla bir araya gelen gri renkler gibi…
Aslında küçük ve özel mücevher parçaları ya da pırlantalar gibi sürekli aramalısınız ve onu bulduğunuzda; 6 ay sonra ya tamamen gitmiş olur veya daha büyük bir şeye dönüşür, aynısından daha çok ama çekiciliği olmayan. Galip Dede Caddesi’nde 2 yıl kadar önce bulunan bir sabun ve havlu dükkanı gibi şimdi aynısından 5’i yan yana ( Organik ve organik olmayan şeklinde). Caddelerin birinde bulunan eski evlerden biri ‘butik otel’e dönüştü ve 2 yıl sonra aynı caddedeki 4 komşu ev de butik otel oldu. El değiştirdiler ve şirinliklerini kaybederek uyumsuzluk örneği olmayı sürdürüyorlar. Mağaza ve oteller çok hızlı bir şekilde açılıyor ve ne yazık ki, %50’si aynı hızla kapanıyor. Resmi evrak, finansal yapı ve müşteri eksikliğinin payı çok yüksek. Beyoğlu bu arada Boğaz’ın ve de Marmara Denizi’yle birlikte Altın Boynuz tepeleri ve dağlarıyla Anadolu yakasının beklenmedik ve muhteşem manzarasına da sahip bir konumda bulunuyor.
Yazı: Kees Arendz
Marmara Life sayı 91- Temmuz/Ağustos 2015