Gelişmiş ekonomilerde devam eden sorunlara ve beklenenden uzun süren toparlanma sürecine rağmen, özellikle son yıllarda dünya ticareti pozitif anlamda ivmelenme eğilimi içerisine girdi. 5 yılı aşkın süren küresel ekonomik krizin ardından dünya ekonomisinin, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler bağlamında yukarı yönlü büyüme rakamlarına erişeceği ekonomistlerce öngörülmektedir.
Bilgi ve iletişim teknolojilerinin hızla gelişmesi sonucunda, yaşanan olumlu veya olumsuz gelişmeler uzak coğrafyalarda yankı bulmakta ve ülke ekonomilerini etkilemektedir. Küresel ekonomik krizin etkisini göstermeye başladığı 2008 yılından itibaren ülkeler krizi atlatmak amacıyla çeşitli çıkış stratejileri izlemeye başlamışlardır. Tasarrufların yetersiz kaldığı durumlarda yeni teknoloji ve uzmanlık bilgisi içeren nitelikli dış yatırımlara ihtiyaç duyulmuştur.
Kriz sonrası yıllar bize göstermiştir ki gelişmekte olan ülkeler dış yatırımlar bağlamında rekor seviyede yükseliş kaydetmiştir. Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (The United Nations Conference on Trade and Development – UNCTAD) tarafından yayınlanan 2015 yılı Küresel Yatırım Trendleri (Global Investment Trends Monitor) çalışmasına göre geçtiğimiz sene dünyada toplam 1 trilyon 260 milyar dolar uluslararası doğrudan yatırım gerçekleştirilmiştir. Bunların %41’i gelişmiş, %56’sı gelişmekte olan ekonomilere giderken %3’ü ise geçiş ekonomilerine gitmiştir. Gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere doğru kayan yatırımların artarak devam etmesi beklenmektedir.
İstanbul, Küresel Yatırım Destinasyonu Olma Yolunda Hızla İlerliyor
Uluslararası yatırımlarda “cazibe merkezi” teriminin en önemli bileşenlerinden birisi sosyokültürel yaşam standartlarıdır. Bahse konu standartların belirgin rol oynadığı günümüzde İstanbul gibi marka kentler ön plana çıkmaktadır. İstanbul; dinamik nüfusu, yükselen ekonomisi, tarihi değerleri ve birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olmanın verdiği kültürel birikim ile dünyanın önde gelen marka kentleri arasında yerini çoktan almıştır. Ekonomik anlamda Türkiye’nin başkenti diyebileceğimiz İstanbul, artık küresel platformlarda diğer marka kentlerle yarışır hale gelmiştir. Biraz önce bahsettiğimiz üzere ulusal stratejilerden ziyade yerel dinamiklerin önemini artırdığı günümüzde artık ülkelerin değil, kentlerin kıyasıya bir yarış içinde olduğu bir dünya modeli ile karşı karşıya bulunmaktayız. Sahip olduğu yerel potansiyel göz önünde bulundurulduğunda İstanbul, Türkiye’deki ekonomik ve sosyal kalkınmanın lokomotifi konumundadır.
Türk Hava Yolları İstanbul’dan 265 Destinasyona Uçuyor
Bilindiği üzere Türk Hava Yolları’nın ana merkezi İstanbul’dur. Dünyanın 109 ülkesine ve 265 destinasyona uçuş yapan Türk Hava Yolları, bu alanda dünyanın en çok ülkeye uçan havayolu unvanını elinde bulundurmaktadır.
Uçuş destinasyonların artması neticesinde dünyanın farklı coğrafyalarında turistler İstanbul’u ziyaret etme imkanı bulmaktadır. İstanbul, 2014 yılında 11,8 milyon ziyaretçiyi ağırlayarak dünyanın en çok turist çeken 6’ncı şehri olmuştur. Ayrıca, ICCA (International Congress and Convention Association) verilerine göre 2014 yılında 130 uluslararası etkinliğin düzenlendiği İstanbul, en çok etkinlik düzenlenen kentler arasında 9.basamağa yükselmiştir. 2000 yılında sadece 20 etkinliğin gerçekleştirildiği İstanbul, bu alanda 40.sırada yer almaktaydı.
Kırılganlıktan Uzak İstikrarlı Ekonomik Yapı
İstanbul’un ekonomisine baktığımızda, 349 milyar dolarlık bölgesel gelir ile dünyanın sayılı kent ekonomileri arasında yerini almıştır. Bu istatistiklerle beraber İstanbul, dünyanın 120’den fazla ülkesini ekonomik büyüklük anlamında geride bırakmıştır. Bunlara ek olarak İstanbul’dan 4 saatlik bir uçuş mesafesinde 1,5 milyar insana ve yaklaşık 24 trilyon dolarlık bir ekonomik pazara ulaşmak mümkündür.
Uluslararası bir araştırma şirketinin küresel krizin hemen akabinde yayınladığı bir rapora göre Dünya kentleri arasında krizden en hızlı çıkan şehir İstanbul olmuştur. Burada dikkat edilmesi gereken husus, Dünya ekonomisinin lokomotifi konumundaki Çin kentlerinin bile İstanbul’un gerisinde kalması ve ilk 30’a hiçbir Avrupa veya A.B.D. kentinin girememiş olmasıdır. Bu kapsamda, İstanbul’un sahip olduğu olumlu yatırım atmosferi, uluslararası şirketlerin dikkatini çekmektedir. Ekonomi Bakanlığı’nın verilerine göre 2015 Ocak ayı itibariyle Türkiye’de toplam 41.699 yabancı sermayeli şirket faaliyet gösterirken bunların 24.612’si, yani yarısından fazlası, İstanbul’da bulunmaktadır.
“İstanbul, Öncelikle Bölgesel, Nihai Olarak da Küresel Finans Merkezi Olacaktır”
İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Stratejisi ve Eylem Planı’nda da bahsedildiği üzere İstanbul, Türkiye’nin doğal finans merkezi konumundadır. AB üyeliği yolunda ilerleyen Türkiye, bölgesel konumu itibarıyla Orta Doğu, Orta Asya, Kuzey Afrika ve Doğu Avrupa bölgeleri için de önemli ekonomik büyüklüğe sahip bir ülke konumundadır. Bölge finansal kaynaklarının toplanması ve yine bu bölgelere yönlendirilmesi konusunda İstanbul’un önemli bir merkez olma potansiyeli bulunmaktadır.
İstanbul’un bölgesel ve küresel finans merkezi olması, ülkemizde istihdamın ve uluslararası fon girişinin artmasına yardımcı olacak ve ekonomik büyümeye kayda değer bir katkı sağlayacaktır. Bu doğrultuda, İstanbul’un uluslararası bir finans merkezi olması için; uluslararası standartlarda işleyen bir hukuk altyapısının oluşturulmasına, finansal ürün ve hizmet çeşitliliğinin artırılmasına, vergi sisteminin basitleştirilmesine ve etkinleştirilmesine, düzenleyici ve denetleyici çerçevenin geliştirilmesine, fiziksel ve teknolojik altyapının güçlendirilmesine, nitelikli insan kaynağı ihtiyacını karşılayacak bir eğitim altyapısının sağlanmasına ve dünya ölçeğinde tanıtım ve izleme yapacak bir organizasyon yapısının oluşturulmasına yönelik öncelik ve eylemler belirlenmiştir. İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Projesi çerçevesinde “İstanbul, Öncelikle Bölgesel, Nihai Olarak da Küresel Finans Merkezi Olacaktır” vizyonu belirlenmiştir. Bu vizyon doğrultusunda çeşitli komisyonlar kurulmuş ve çalışmalar hız kazanmıştır.
Neden İstanbul?
“Uluslararası yatırımcılar neden İstanbul’u tercih etmelidir?” sorusuna verilecek elbette birçok cevap vardır. Sonuç olarak, ekonomik büyüklüğü, kalifiye işgücü, girişimcilik ekosistemi, yenilikçi endüstrileri ve sosyokültürel yaşam standartlarıyla İstanbul, yatırımcılar için küresel bir cazibe merkezidir. Fırsatlar şehri İstanbul; tarihi, kültürel ve doğal dokusuna uygun yatırımlara odaklanarak uluslararası yatırımcılara önemli iş imkanları sunmaktadır.
Yazı: Mehmet Onur Partal
*Marmara Life Sayı 91 -Temmuz/Ağustos 2015