Ömer Taştan ve Mustafa Gürses’in Hikayesi gişe rekorları kıran pek çok filme taş çıkartacak cinsten. Birinin gözleri yok, diğerinin ayakları. Ne önemi var dediler ve biri diğerinin gözleri oldu, diğeri öbürünün ayakları. İşte iki güzel insanın, muhteşem dostluk hikayesi.
Ömer Taştan. 26 yaşında. Doğuştan bedensel engelli. Yaklaşık yedi yaşından beri de yürüyemiyor. 17 yaşına kadar da dışarıya çıkmamış. Mustafa Gürses. 32 yaşında. Tavuk karası hastalığından dolayı gözleri görmüyor. İlk, orta ve liseyi normal çocukların okuduğu okulda okumuş ve bunun pek çok sıkıntısını çekmiş yıllarca. Ömer ve Mustafa’nın yolları Bağcılar Belediyesi’nin Engelliler Sarayı’nda birleşiyor. Bu iki güzel insan, dertlerini, sıkıntılarını, hüzünlerini ve mutluluklarını aynı kefeye koyup, çoğu insanın sahip olmadığı bir dostlukla mücadele ediyorlar yaşamın onlara sunduklarına
karşı. Mustafa’nın görmeyen gözleri, Ömer’in olmayan ayakları dert değil. Mustafa, Ömer’in tekerlekli sandalyesini onun komutlarına uyarak sürüyor. İstanbul’u geziyorlar birlikte. Ömer’in ayakları oluyor Mustafa, Mustafa’nın gözleri ise Ömer sayesinde İstanbul’un sokaklarında, caddelerinde bakıyor insanlara, doğaya… Hatta geçtiğimiz günlerde birlikte metroya bindiklerini ve metronun merdivenlerinden rahatlıkla çıkabildiklerini anlatıyorlar gülerek. Onların adı ‘dostluk’, onların adı ‘azim’ ve de ‘kararlılık.’ Onların hikayelerini kahramanlarımızdan dinleyelim.
ÖMER TAŞTAN: Doğuştan bedensel engelliyim. Yaklaşık yedi yaşından beri de yürüyemiyorum. 6 yaşında okuma yazmayı söktüm. Kağıt kalemi aldım televizyon izlerken çalıştım, öyle öğrendim. Çocukluğumdan beri müziğe karşı bir ilgim var. Ork çalıyorum, darbuka çalıyorum, şarkı söylüyorum. 17 yaşına kadar engel durumumdan dolayı dışarı çıkamadım. Çıkmak istedim ama tekerlekli sandalyem yoktu ve 4. katta oturuyorduk. Kendimi geliştirmemde izlediğim filmlerin ve dizilerin çok fazla etkisi oldu. Piyano eğitimimi aldığım zaman bunu bir şekilde de olsa değerlendirmem gerektiğini düşündüm ve Engelliler Sarayı’na gittim. Bir buçuk yıldır buradayım. Haftanın beş günü buradayım. Ben müzik sınıfındayım. Son beş-altı aydır profesyonel
bir müzik grubu olduğumuzu söyleyebilmem mümkün. Ben grubumuzun piyanistiyim. Belediyemizin ayarladığı programlara gidiyoruz. 26 yaşındayım ve burada tanıştığımız Mustafa benim hayatımda çok önemli bir yere sahip.
O psikoloğum gibidir, aşk doktorumdur. Mustafa müziğe olan yeteneğinin farkında değildi. Müzik grubuna dâhil olduktan sonra Mustafa kendini geliştirdi, daha öncesinde Mustafa idi, şimdi Mustafa Gürses oldu.
MUSTAFA GÜRSES: Görme engelliyim, tavuk karası deniliyor. Çok aydınlık bir ortamda görebiliyorsun, yaş ilerledikçe görmen azalıyor. Karanlıkta hiçbir şey göremiyorsun. Doğuştan… 18 yaşıma kadar biraz daha iyi görebildiğim için ilk, orta ve liseyi normal okullarda okudum. O dönemde arkadaşlarıma görme engelli olduğumu hiçbir şekilde söylemedim.
Sonra müziğe ilgi duyuyordum. ‘Engelliler Sarayı’na geldim ve sonra şu anda solistim. Ömer’le dostluğumuzda onun şu an ki fiziksel durumu da etkili olmuştur. Onu tanıdığım zaman şükür inancımı biraz daha geliştirdim. Ömer’in hayat enerjisi ve hayata bakış açısını gördükten sonra kendimden utandım ve ondan ders almam gerektiğini düşündüm. Hayata bu kadar pozitif bakan bir engelli bulabilmek çok zordur. Neşesinden hiçbir zaman eksilme olmaz. Ömer’den önce hayata daha kötü bakıyordum. Ömer bir nevi benim gözlerim oldu. Giyim kıyafet konusunda da çok yardımcı oluyor. Kendisine yakıştırıp giyemediği kıyafetleri benim giymemi istiyor. Benim nerede ne zaman sıkıntı yaşayacağımı bilir, ne zaman üzüleceğimi anlar. Ömer, topluma güzel gözükmem adına elinden geleni yapıyor.”
NOTLAR:
Ömerce ve Hasanca
Ömer, “Zengin bir iş adamı olma hayalim var. Müzikle ilgili çalışmalarımı devam ettirmek istiyorum” diyor. Mustafa Gürses ise halinden mutlu. Bağcılar Engelli Sarayı’nın bakış açısını değiştirdiğini anlatıp “Şükür derecem arttı. Özgüvenim arttı. Belediyenin farklı etkinlikleri oluyor, yüzlerce kişiye konser verdiğimiz zamanlar oluyor. Bunlar çok güzel şeyler” diye konuşuyor.
BUYRUN ENGELLİLER SARAYINA
Bağcılar Belediyesi’nin 2011 yılının Ekim ayında açtığı ‘Engelliler Sarayı’ isminin hakkını veriyor. Tam bir saray gibi büyük ve oldukça geniş. Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı’nın üstün gayret ve çalışmaları ile kurulan Engelliler Sarayı’nda tabiri caizse yok yok. Saray içerisindeki tüm kapılar elinizi dokunduğunuz anda otomatik olarak açılıyor. otuz beşi aşkın branşta eğitim veriliyor. Tiyatrodan dramaya, masa tenisinden çeşitli spor dallarına kadar çok sayıda alanda kurs veriliyor.
*Marmara Life Sayı 87