Boyasız kaporta tamiri yapan bir dükkân… İçeriye girdiğinizde siz de herkes gibi Ali, Ahmet, Mehmet ustayla karşılaşacağınızı düşünüyorsanız, yanıldınız. Dükkânda arabaları tamir eden kişi Seda Usta çünkü.
Toplumsal cinsiyet rolleri hayatımızın her alanını etkilediği gibi modern dünyanın en normal ihtiyaçlardan biri sayılan çalışma ihtiyacını da günden günde etkisi altına aldı. Meslekler ne yazık ki zaman içerisinde kadın ve erkek mesleği olarak ikiye ayrıldı. Yüzyıllardır cinsiyet ayrımı yapılan meslek dünyasında işleri normale çevirmek üzere kolları sıvamış birini tanıtacağım sizlere; Seda Söğüt…
Seda Usta, 7 yıldır boyasız koparta onarımı yapıyor dolayısıyla o gün bugündür sanayinin içinde. Üstelik bu mesleği yapmaya karar vermesinin hikâyesi de biraz enteresan. Hayatının değiştiği 2011 senesini şöyle anlatıyor Seda; “Bundan 7 yıl önce muhasebecilik yapmak üzere iş görüşmesi için özel bir firmaya gitmiştim. Görüşmeye gittiğim sırada boyasız kaporta eğitimi verilen salonu gördüm ve fikrimi değiştirdim. İş görüşmesi yaptığım kişiye bu işi yapmak istediğimi söyledim. El becerime ve görsel hafızama güvendiğim için bu işin üstesinden geleceğimi biliyordum, kadın ya da erkek işi olarak görmedim. Firma sahibi beni çok ciddiye almamış olacak ki, bana bir cevap vermedi. Akşam beş sularında tekrar aradım, ısrarcı oldum, bu işi öğrenmek istiyorum muhasebeci olmak istemiyorum dedim. Önce şaka yaptığımı düşündü, ben zorlayınca da yarın gel madem dedi. Yarını beklemedim tabii, üzerimi değiştirip gittim tekrar, bu kez ikna oldu. Bir haftalık deneme süreci ile başladı hikâyem, eğitim hayatım boyunca hep sözel dersler aldım. Ailemde de araba ile ilgilenen, bu işi yapan kimse yok hatta benim ehliyetim bile yoktu o güne kadar. Bu durum tamamen el becerisi, irade ve sabır ile alakalı kesinlikle cinsiyetle ilgili değil. İlk 3 ay Almanya’dan gelen bir eğitmen tarafından eğitim aldım. 3 ay sonunda benim bu işe yatkın olduğumu gördükleri için bir 3 ay daha bana eğitmenlik eğitimi verdiler. Hem sahada çalışıyordum, hem de bu meslek üzerine eğitim veriyordum. İş görüşmesi için firmaya gittiğim gün, oto sanayiye girdiğim ilk gündü, bir daha da çıkamadım zaten.”
SANAYİDEN AVRUPA’YA AÇILAN KAPI
Boyasız kaporta ustası olarak işe başlamak, eğitmen olmak derken Seda’nın yolu Avrupa’ya kadar uzanıyor. Almanya ve Türkiye arasında boyasız kaporta onarımı için köprü olmayı düşünen Seda, hem yaptığı işi çok seviyor hem de bu işin Türkiye’de gelişmesi için elinden geleni yapıyor. Almanya’ya gidip döndükten sonra kendini keşfettiğini söyleyen Seda Usta şöyle devam ediyor sözlerine, “Bir yıl çalıştıktan sonra arabayla, tek başıma Almanya’ya gitmeye karar verdim. Bir süredir düşünüyordum ama sürekli erteliyordum ya da bana eşlik etmesi için birilerini bekliyordum. En sonunda karar verdim ve yola çıktım. Almanya’ya gidip dönmemle 11 ülkeden geçmiş oldum. Bu ülkelerde de çalışmalar yaptım elbette. Orada da kısa süreli eğitimler aldım, bol bol gözlem yapma fırsatım oldu acaba ne yaparsak ülkemiz açısından daha iyi olur diye. Hollanda’da engelli arabalarıyla ilgilendim, orada bir araba yaptırıp Türkiye’ye getirttim, burada bir firma tarafından kullanılıyor şu an. Daha sonra kendi dükkânımı açtım, bir ortağım var Almanya’da yaşıyor, ben buradaki işleri hallediyorum o da oradaki işleri. Dükkân açmak bana çok fazla tecrübe kazandırdı, bu güne kadar yaptığım hiçbir şeyden pişman olmadım. Bu işi yapmayı çok seviyorum fakat her şey gül bahçesi gibi olmadı. Sonuçta erkek egemen bir sektörde çalışıyorum. Sırf erkek olduğu için hiçbir eğitim almadan,“Ama ben bu işe 15 yılımı verdim Seda!” diyenler de oldu. Tabii ki bu durum kaportacı olunmayacağı ya da erkeklerin yoğun olduğu bir işte çalışılamayacağı anlamına gelmiyor, her alanda olduğu gibi burada da mücadele etmemiz gerek. Erkeğin aşçı olması ne kadar doğal karşılanıyorsa kadınların sanayide çalışması da o kadar doğal karşılanmalı.Mesleğin cinsiyeti yok, ben de bunu normal kılmaya çalışıyorum. İnsan kendini hangi alanda yeterli buluyorsa ona yönelmeli, ben bu yolu izleyerek bu güne geldim. Kadın olduğum için ilgi toplamadım, eğitim aldığım için başarılıyım çünkü bu işi yapıp eğitim almamış çok fazla insan var Türkiye’de. Zorlandığım bir başka nokta ise benim yaptığım işi erkek usta 2 saatte bitiriyorsa ben o işe 4 saat ayırmak zorunda kaldım. Ben de 2 saatte bitirirdim ama bu kez “bak yapamadı işte” lafını duymaya mecbur bırakılırdım. İnsanlara bu hakkı vermemek için herkesten daha fazla emek vermem gerekti, neyse ki emeklerimin karşılığını aldım. Artık bu hata düzelmez dediğim zaman kimse itiraz edemiyor ama dediğim gibi yıpratıcı bir süreçti fakat tekrar hatırlatmak istiyorum, kimse biyolojik farklılığından dolayı bu işi yapabilir miyim diye düşünmesin. Tek düşünülmesi gereken bu işe yeteneğim var mı kısmı.“
ARABA YALNIZCA ERKEKLER KULLANSIN DİYE Mİ İCAT EDİLDİ?
Seçtiğimiz meslek her ne kadar bizi ilgilendirse de zorlandığımız zamanlarda motive olabilmek için sevdiklerimizin desteğine ihtiyaç duyarız. Bu ihtiyaç belki ailemizden, belki arkadaşlarımız tarafından gelir. Seda’nın en büyük destekçisi ise ailesi, en önemlisi de annesi olmuş. Bu işe başlayana kadar hep masa başı işi yaptığını söyleyen Seda Usta, elbette ki her insan gibi vücudu ham olduğu için ilk zamanlarda sürekli ayakta durmaktan yorulmuş ve pes edeceği noktalara gelmiş. İşte bu noktalarda annesi “Sen yaparsın Seda, neden yapamayasın, diğerlerinden ne eksiğin var hem araba yalnızca erkekler kullansın diye mi icat edildi” diyerek kızını bu günlere getirmiş.
HAYAT BİRAZ UZUN KOŞU
Lise ve ortaokulda uzun koşucu olan Seda, şimdi olduğu noktayı o günlere şöyle benzetiyor. “Uzun koşucu olduğum yıllarca koşulara katılırdım. Bir koşuda okuluma 2.lik getirmiştim ve o günü hiç unutamıyorum. Çünkü uzun koşuda bir yerden sonra kontrol beyinden çıkıyor, ayaklar sanki kendi kendine gidiyor finish çizgisine. O yarışta da nefesim kesilmişti, yarışı 2. olarak bitirdim fakat gözlerimi açtığımda etrafımda bir sürü insan vardı. Eğer bitti dediğim an pes etseydim bu gün burada olmazdım.”
Bu alanda yetenekli olduğu için mesleğini 7 yıldır sürdüren Seda Usta, Türkiye’de bu mesleğin çok yaygın olmamasını öğrenme garantisi olmayan bir iş olmasına yoruyor. Gelecek hedefi ise kendini daha fazla geliştirmek ve yeni ustalara kapılar açmak. Bu nedenle Almanya’ya gidip Türkiye için yeni ustalar kazandırmak istiyor. Hem kendi sınırlarını aşmak için sürekli çabalaması hem de sektörü yeniliklerle tanıştırmak için uğraşması onu mesleğinde farklı kılıyor.
NOTLAR:
Meslek Hastalığı
Her meslekte olduğu gibi uzun süre kaporta yapmak da bazı takıntılara yol açıyormuş. Mesela Seda ticari taksiye bindiğinde, sağ taraftaki dikiz aynasından arka kapıdaki göçüğü fark ettiğinde inip düzeltmek istiyormuş. “Neredeyse bütün arabalarda göçük var zaten” diyor.
“Arabanın Dışında Değil İçinde Gidiyorum”
Bu işe başladığından beri iki tane araba değiştirdiğini söyleyen Söğüt, “Arabalarımın çok göçüğü vardı ama bu göçükler arabanın fiyatı düşmesin, zarara girilmesin diye ticari anlamda düzeltildiği için inat olsun diye düzeltmedim. Yalnızca bir arabanın tavanı çok kötüydü onu da satarken mahcup olmamak için düzelttim. Sonuçta arabanın dışında değil içinde gidiyorum.” diyor.
Boyasız Kaporta Onarımı Nedir?
Boyasız kaporta tamirinin bu kadar fazla tercih edilmesinin nedeni arabanızı satarken üzerine boya vurulmadığı için fiyatının düşmemesi. Bu düzeltmeler yapılırken de vakuma benzeyen “Tak-Çek“ ve kodları olan metal çubuklar kullanılıyor. Türkiye’de çok fazla üretilmeyen bu metal çubuklar genellikle Almanya ve Hollanda’da alınıyor. Özellikle dolu yağışlarında çok fazla darbeyle karşılaşan araçlar ve diğer vuruklar bu yolla onarılıyor. Hava şartlarına bağlı olarak da bu işin yoğunluğu artıp azalıyor. Dolu yağdığında yurt dışından çok fazla usta gelmesi nedeniyle Seda bu piyasadaki usta sayısının artması gerektiğini söylüyor.
Çocukluk Hayali
“Çocukluk hayalim oyuncu olmaktı ya da şarkı söylemek. Zaten kendime ait bestelerim var ayrıca burs kazanıp oyunculuk eğitimi de aldım bir süre. Bu işin yoğunluğundan dolayı oyunculuk eğitimini fazla vakit ayıramadım dolayısıyla yarım kaldı. Ama olaya şöyle bakıyorum, belgeseller, televizyon programları, reklamlar derken bir şekilde oyunculuk da yapmış oldum hatta katıldığım bir programda şarkı bile söyledim.”
“Parmağımla Düzeltemem Ya!”
Başına gelen enteresan olaylardan bir tanesini anlatıyor Seda Söğüt “Arabasına çekiç vuruyorum diye dava açmaya kalkan müşteri oldu. Sonuçta sihirbaz değilim ve karşımdaki metal bir şey parmağımla düzeltemem ya! Başka türlü nasıl şekil verebilirim? Arabasını alıp başka ustalara götürmüş daha sonra, o ustalar bile şok olmuş durum karşısında”
Yazı: Dilara Özdeş
*Bu yazı Marmara Life Mart- Nisan / 2018 sayısında yayımlanmıştır.