Opera tarihine adı altın harflerle yazılan, dünyanın en ünlü operası La Scala’ya ulaşmış ve Türkiye’de operaya ilginin çok az olduğu dönemlerde berrak sesi ve kendine has tekniğiyle taze bir heyecanın öznesi olmuş Leyla Gencer’in hikâyesi bu…
Leyla Gencer, İtalyan Lisesinde okuduktan sonra, İstanbul Devlet Konservatuvarında eğitimine başladı. Diğer öğrencilerden farkını kısa sürede ortaya koyan Gencer, önünde pek çok kapıyı açacak olan hayalini gerçekleştirme fırsatını yakalayacaktı: Giannina Arangi Lombardi’ye kendini ispatlamak… Ünlü sopranonun Türkiye’ye beş günlük bir tatil için gelmesi ile yolları kesişecekti.
Lombardi, bu genç kadının abartılı hayallerinden ve güveninden etkilenmemiş sayılmazdı. Ancak yine de bunlar Lombardi için sadece birer hayalden ibaretti. Gencer’in ısrarlarına dayanamayan Lombardi bir kerelik şans verdi ve Leyla Gencer hayatı buna bağlıymışçasına kendini kanıtlamak için söyledi. Öyle etkilenmişti ki Lombardi, Gencer’den konservatuvardan ayrılıp Ankara’ya gelmesini istedi. Ve orada Lombardi’nin özel öğrencisi olarak başarı merdivenlerini tırmanmaya başladı Gencer.
Hocasının ölümünün ardından ünlü tiyatro yönetmeni Muhsin Ertuğrul’un önerisiyle katıldığı Cavallerina Rusticana operasında Santuazza rolü ile harikalar yaratarak opera kariyerine başladı. O dönemde önemli devlet adamlarının huzurunda resitaller verdi, devlet erkânı adeta Türk operasının görünen yüzü ve duyulan sesi olarak onu seçti. Türkiye’nin en ünlü opera sanatçısı olmuştu Gencer, ama o sınırların dışarısını, dünyayı istiyordu. Hayalleri artık rotası olan hedeflere dönüşmüştü ve en tepede dünyanın en ünlü sopranosu olmak vardı.
Leyla Gencer için La Scala’ya giden yol yavaş yavaş açılmaya başlamıştı ve 1953 yılında kendini Napoli’de Cavalleria Rusticana’da söylerken buldu. Bu ona İtalya kapısını ardına kadar açtı. Sonraki sezon Napoli’nin ünlü San Carlo Operası’nda Eugenio Onegin ve Madam Butterfly operalarında başrol oynama teklifi almaya başladı. Hayatının öyle bir dönemi vardı ki zamanın ünlü sinema oyuncusu Ingrid Bergman’ın gözleri yaşlı bir şekilde Gencer’i tebrik etmekte olduğu bir anı İtalya’nın gazete manşetlerine taşındı. Bütün bu yaşananların sonunda La Scala sahnesine ulaşmayı başardı. Fransız besteci Francis Poulenc’in Carmelit’lerin Diyaloğu eserinin dünyadaki ilk temsilinde başrolü oynadığı gece, aryasını söylemeye başlarken izleyiciler yeni bir sesle tanışmanın şaşkınlığı içerisinde birbirilerine bakıyorlar ve La Scala’da büyük bir sopranonun doğuşuna tanıklık ediyorlardı. Operanın mabedi alkışlarla inledi o gece.
La Gencer
Leyla Gencer, araştırmacı kişiliği ve eğitimci yönüyle de unutulmuş birçok eseri gün ışığına çıkardı, ayrıca “La Gencer” ses kullanımını, tekniğe dökerek dünya opera terminolojisine “Gencerate” olarak geçen kavramı kazandırdı. Bu başarı, yeteneği kadar cesaretinin de sonucuydu.
NOT:
Leyla Gencer
Tam adı Ayşe Leyla Gencer olan sanatçı 20. yüzyılın en önemli sopranolarından biri olarak gösterilmektedir. Doğum tarihi ve yeri 10 Ekim 1928 İstanbul Polonezköy olan Gencer, 10 Mayıs 2008 tarihinde 79 yaşındayken Milano’da yaşama gözlerini yummuştur. Ömrü boyunca opera repertuvarı 23 bestecinin 72 yapıtını kapsamıştır
La Scala Operası
İtalya’nın Milano şehrinde bulunan La Scala dünyanın en ünlü opera binalarından biridir. 3 Ağustos 1778’de Nuovo Regio Ducal Teatro alla Scala adı altında Antonio Salieri tarafından yazılan Europa riconosciuta operası ile açılmıştır. Sezonun 7 Aralık Aziz Ambrose gününde açılması geleneğini sürdürülmektedir.
Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi
Türk operasının önemli ismi Leyla Gencer adına 2013 yılında opera prodüksiyonları ve konserler sergilemek üzere Bakırköy Belediyesi tarafından inşa edilen, mimari tasarımını Cemal Mutlu Mimarlık’ın yaptığı sanat merkezi, 10 Ekim 2013 de açılmıştı.
Yazı: Emrehan Furkan Düzgiden
*Bu yazı Marmara Life 2019 / Mayıs-Haziran sayısında yayımlanmıştır.