Ankara Ahi Şerafettin (Aslanhane) Camii
Altındağ ilçesi Ulus’ta, Ankara Kalesi’nin altında bulunan Ahi Şerafettin (Aslanhane) Camii’nin I. İzzettin Keykavus döneminde (1211- 1220), Emir Seyfeddin Çeşnigir tarafından 13. yüzyıl başlarında yaptırıldığı kabul ediliyor. Ayrıca minber kitabesine göre de 1290 tarihinde Ahi Hasaneddin ve Hüsameddin adlı iki kardeş tarafından tamir ettirildiği belirtiliyor.
Arslanhane Camii dikdörtgen biçiminde ve 21,50 metre x 25 metre ölçülerindedir. Dış görünüşü oldukça sade olan caminin beden duvarlarında moloz taş kullanılmıştır. Bunların arasında Roma ve Bizans dönemlerine ait işlenmiş pek çok devşirme unsur vardır. Arslanhane Camii’nin doğu, batı ve kuzey cephelerinde olmak üzere üç kapısı vardır. Bunlardan kuzeyde olanı bir taç kapısı görünümündedir. Bu kapı, caminin esas girişi olması gerekirken, arazinin meylinden dolayı, ahşap kadınlar mahfiline çıkmaktadır.
Her sahında altışar tane olmak üzere 24 adet direk üst örtüyü taşır. Direklerin üzerindeki mermer başlıklar, devşirme malzemedir. Başlıklar üzerinde uçları kavisli ağaç yastıklar ve bunların üzerinde de kalın dört köşeli ağaç kirişler yer alır. Yukarı doğru üç kademe halinde genişleyen, uçları kavisli traversler, orta sahnın tavanını yanlara göre daha da yükseltmektedir. Bütün tavan boyunca uzanan kirişlerin üzerinde 30 cm aralıklarla konmuş yuvarlak ağaçlar ve bunların üzerini tahtalar kaplamaktadır. Tahta yüzeylerin üzerleri ise aşı boyalı ince çıtalarla donatılmıştır. Caminin hariminde kuzey kısmın tamamını ikinci direğe kadar kaplayan kadınlar mahfili, mekânı ikinci kat halinde ayırmaktadır. Arslanhane Camii mihrabı, Selçuklu Dönemi’nin Anadolu’daki en özgün unsurlarından birisi kabul edilmektedir. Mukarnas nişli bu mihrap, çini mozaik ve alçı ile yapılmıştır. Beden duvarlarından çıkıntı oluşturarak tavan hizasına kadar yükselen mihrap, bütünüyle büyük bir pano meydana getirir. Mihrabın üst orta kısmında alçı kabartma tekniği ile yapılmış bir rozet bulunmaktadır. Rozet üzerinde derin oyma tekniği ile oluşturulmuş ve ışık-gölge etkisi başarılı bir şekilde yakalanmıştır. Mihrabın üst kısmı yani tepelik kısmı da alçı kabartma tekniği ile yapılmış ve gölge-ışık efekti kullanılmıştır.
Muhteşem Bir Güzellik: Minber
Caminin ceviz ağacından yapılmış minberi de ayrı güzelliktedir. Ağaç oymacılığı bakımından devrinin en başarılı örneklerinden kabul edilmektedir. Minberin kapısı, tacı, iki yan aynalıkları ve korkulukları zarif oymalarla bezenmiştir. Minberin yan aynalıkları ve şerefe altı, kündekârinin başarılı bir örneğini teşkil eder. Yan aynalıklar çokgen, yıldız, baklava şekilleri oluşturan geometrik ağın içinde yer alan rumi bezemeli kabartmalarla doldurulmuştur. Minberin giriş kapısı çok küçük ve dilimli kemerlidir. Kapının köşelerinde içleri balık pulu motifleri ile süslü iki sütunçe bulunmaktadır. Taç kapının doğusuna bitişik, devşirme malzemeyle yapılmış kare kaideli, üçgen geçişli sekizgen topuklu ve tuğla yuvarlak kalın gövdeli, tek şerefeli, ince petekli minare bulunur.
Anadolu’nun Ahşap Sütunları
Türk-İslam kültürünün en ince zevkini yansıtan, yıllar yılı nakış gibi işlenen, emek ile inşa ve ihya edilen tamamı ahşap veya ahşap direkli camiler, Anadolu’nun birçok il ve ilçesinde bulunmaktadır. Ahşap direkli ve tavanlı cami geleneği kökleri Karahanlı devrine kadar gitmektedir. Selçukluların ardından beylikler döneminde de ahşap cami geleneği devam etmiştir. Türkiye’de ahşap cami olarak en bilinen Beyşehir Eşrefoğlu Camii, Sivrihisar Ulu Camii, Afyon Ulu Camii, Samsun Göğceli Camii gibi şaheserlerin yanında, gözlerden ırak kalmış, bu sayılan eserler kadar değerli camiler de bulunmaktadır. Birleşmiş Milletler’in pek çok ahşap camiyi Dünya Kültür Mirası kapsamına almış olması da az bilinen gerçeklerden biri. Pek çok ildeki bu nadide eserlerin çevresinde yaşayan insanlar tarafından bile bilinmediği anlaşılıyor. Sivrihisar Ulu Camii, Trabzon Dernekpazarı Kondu Camii, bu nadide eserlerden sadece bazıları.
Sivrihisar Ulu Camii
Eskişehir’in Sivrihisar ilçesinde, UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’nde yer alan, Anadolu’nun en büyük ahşap direkli camileri arasında bulunan 8 asırlık Ulu Camii, Doğu Roma İmparatorluğu dönemine ait sütun başlıklarının kullanıldığı direkleri, “sanat şaheseri” olarak nitelendirilen minberiyle de dikkati çeken ibadet mekânları arasında yer almaktadır.
Trabzon Dernek Pazarı Kondu Camii
Dernekpazarı’na 3 kilometre uzaklıktaki cami, oldukça engebeli bir arazi üzerine kurulmuş. Caminin 4’ü mihrabın batı tarafında 4’ü giriş kapısında olmak üzere 8 adet kitabesi vardır. Bu kitabe zenginliğine rağmen caminin tam olarak hangi tarihte yapıldığı net değildir. Minber ve mahfilindeki ağaç işçiliği bölgedeki ahşap cami geleneğinin en güzel örneği olarak gösterilmektedir.
Beyşehir Eşrefoğlu Camii
Eşrefoğlu Camii 1296-1299 yılları arasında, Eşrefoğlu Süleyman Bey tarafından yaptırılmıştır. Anadolu’da ağaç çatı ve direkli düz tavanlı ulu camilerin en büyüğü ve en görkemlisidir. Üstün ağaç ve çini işçiliği yönünden oldukça zengindir. Eşrefoğlu Camii, dikdörtgen planlıdır. 48 ağaç direk üzerine inşa edilmiştir.
Not: Caminin tavanı muhteşem bir görünüme ve işçiliğe sahiptir. Ahşap işlemeli tavan çantı tekniği ile yapılmıştır. Çantı tekniği çivi kullanılmadan ahşap geçme tekniği kullanılarak yapılan çivi veya yapıştırıcı herhangi bir unsur kullanmadan ahşapların birbirine geçirilmesi ile uygulanmaktadır. Anadolu’da görülen çantı tekniği ile yapılan en güzel ahşap tavan işçiliklerinden biridir.
Kündekârî Sanatı
Kündekârî dekoratif amaçlı bir doğramacılık tekniğidir. Kündekârî sekizgen, beşgen, yıldız gibi geometrik şekillerde kesilmiş küçük ahşap parçalarının çivi ve tutkal yardımı olmaksızın yalnızca birbirlerine geçirilmeleriyle düz yüzeyler elde etmeyi amaçlayan bir tekniktir. Böylece nem ve ısı değişikliği sebebiyle yekpare ağaç levhalarda görülen eğrilme ve çarpılma-lar önlenir. Tercih edilen ağaç türleri öncelikle ceviz, meşe, şimşir, armut, abanoz ve gül ağacıdır.
Yazar: Hüseyin Tunçay / Fotograf : S. Bahar Alban
*Bu yazı Marmara Life 2019 / Ocak-Şubat sayısında yayımlanmıştır.