Kevser Hanım’ın, bugün için elimizde dört eseri bulunmaktadır:
Nihavend Longa (Sirto)
Çanakkale Marşı (Çanakkale Türküsü)
“Tercümân olsun rebâb-ı sîneme her kârda” (Şedaraban şarkı / Semai)
İçin dostlar cabadan, hovardayım babadan (Hicaz Kanto / Düyek)
Erkeklerin egemen olduğu bir çağda, en zorlu saha olan sanat alanında “ben de varım” diyen bir Türk kadını. Hem de sanatı ile dünyaya meydan okuyabilecek nitelikte eserler bırakarak bu dünyadan ayrılan bir kadın. Bu kadar ilham verici bir kişi hakkında günümüz koşullarında yeterli bilgi bulamamak ise çok şaşırtıcı ve üzücü. Yaşadığı dönemde parmakla gösterilen güçlü ve yaratıcı bir kadın Kevser Hanım. Eserleri günümüze kadar ulaşmış ama hikâyesi tam olarak bulunamayan. Ortaya çıkardığı eşsiz eserler hakkında bilgilerin hatalı aktarımı ile birlikte (belki de bazı dönemlerde bilinçli yok saymalarla) günümüze kadar beslenerek büyüyen yanlışlıklar dizisi ile karşılaştım araştırmalarımda. 1880’li yıllarda İstanbul’da doğdu ve büyüdü. Piyano ve keman ustasıdır. 1 Ocak 1917 tarihinde Osmanlı Devleti’nin ilk resmî konservatuvarı olan Dârülelhan (Nağmelerin Evi) Müzik Okulu’nda müzik öğretmeni olarak çalışmaya başladı. Okulun ilk keman hocaları arasında adı geçer. Dârülelhan’ın açıldığı yıllar savaşa rastladığı için eğitim hep zor koşullarda gerçekleşmiştir.
Okulun kurulma sebepleri Klasik Türk Müziği repertuvarını kayda almak ve Osmanlı Devleti’nde Maarif Nezareti’ne bağlı okullarda öğretmenlik yapmak üzere hem Türk hem Batı müziğini bilen öğretmenler yetiştirmektir. Enstitü niteliği taşıyan okulun öğrenim süresi hazırlık ve dört yıl olarak planlanmış ve Türk müziğinin yanında Batı müziği eğitimi de verilmiştir. 22 Ocak 1927 tarihinde ise Milli Eğitim Bakanlığı’nın kararı ile kapatılmıştır. 1915-1924 yılları arasında Sultanahmet’te, Alemdar Caddesi’ndeki çınarın karşısında bir müzik okulu olduğunu ve bu okulda özel müzik dersleri verildiği, sayısız öğrenci yetiştirildiğini Şamlı Selim’in yayınlamış olduğu Nota Mecmuası’ndan öğrenebiliyoruz. Derginin tavsiye bölümünde Kevser Hanım’ın adı verilerek piyano ve keman dersi almak isteyenler için açıkça kendisi önerilmiştir.
Longa, eğlence müziğinin en önemli türlerinden biridir. Günümüze gelene kadar birkaç farklı tarzı popülerleşmiştir. Şamlı Selim, dergisinde yayınladıktan sonra bu eseri ikinci kez yayınlayan kişinin, biraz değiştirerek fakat Kevser Hanım’ın adını kullanmadan, Şamlı İskender (1878-1969) olduğu biliniyor. Sonrasında biraz daha değişime uğrayarak İskender Kudmani de aynı isimle eseri yayınlamıştır. Yine Kevser Hanım’ın adını yazmadan… Onun yayınında şarkı “Nihavend Faslı” olarak isim değiştirmesine rağmen Kevser Hanım’ın Nihavend Longa’sı olduğu aşikârdır. Küçük farklılıklar olsa da hem Şamlı İskender, hem de İskender Kudmani baskılarında eserin bestecisini belgelerde yazmadıkları hemen dikkat çekiyor. İşte Kevser Hanım’ın bu eseri 20. yüzyılın ilk yarısının sonuna kadar böyle değişimler geçirmiştir. Bu değişimler esnasında yayınlanan notalarda ve seslendirilen türlü ortamlarda adı açıkça anılmamıştır. Belki bilinçli belki de bilinçsizce…
Kevser Hanım’ın eserinin bu denli değişime uğramasının temel sebebi, dönemin müzikhol ve gazinolarında piyasa müziği yapan kişilerin, seslendirme sırasında bireysel becerilerini ortaya dökmek için yapmış oldukları “keriz” denilen ezgi dışı bezeklerle ve usulü bozmadan eseri süslemek istemelerinden kaynaklanmıştır. Bu ekleme ve değiştirmeler sonucunda Kevser Hanım’ın Nihavend Longa’sı yaklaşık yetmiş yıldan bu yana bezeklenmiş olarak günümüze kadar gelmiştir. Kevser Hanım’ın şanssızlığı, yalnızca Nihavend Longa’sının değişime uğramasından ve adının, eserinin üzerinden silinmesinden ibaret değildir. Sanki bu olgular onun genel yazgısıymış gibi, bugün Çanakkale Türküsü adıyla andığımız ama Kevser Hanım’ın Çanakkale Marşı adıyla bestelediği eser de aynı şanssızlığa uğramıştır.
Çanakkale Türküsü ’nün Kevser Hanım’a ait olduğunu, yine Şamlı Selim’in “Risale-i Musikiyye/Musiki Gazetesi” adı altında 1915-1916 yılları içinde yayınlamış olduğu yaprak notaların içinde yer alan Çanakkale Marşı adlı eserin notasından ve sözlerinden anlıyoruz. Ezgisel ve sözel değişimlere uğrayan türkü, kökeniyle ilgili bazı araştırmacıların dikkatini çekmiş ve bu eserle ilgili, tümüyle gerçek dışı nedenlere ve bilgilere, bazen de spekülasyona dayanan bazı yazılar kaleme alınmıştır. Buna örnek olarak, 1991 yılında yayınlanan Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikisi Konservatuvarı Yayınları’nın üçüncü sayısında Onur Akdoğu’nun yazısı gösterilebilir.
Konuyla ilgili ilk araştırma, Mahmut Ragıp Gazimihal (1900-1960) tarafından yapılmıştır. Çanakkale Savaşlarında yeniden canlanmış bir türkü olduğunu, Çanakkale’de öldürülen bir delikanlının ağzından yakılmış bir ağıt olduğunu belirtiyor yazılarında. Kendisi tarafından notanın üzerinde değişimler yapılıp eserin dinamiği bozulsa da bestenin Kevser Hanım’a ait olduğu otoriteler tarafından hemen anlaşılır. Elde olan resmi kaynaklar bunu açıkça belirtir. 1952 yılında yayınlanan Yurttan Sesler adlı kitabın içinde Kevser Hanım’ın notaları Çanakkale adıyla verilmiş fakat adı belirtilmemiştir. İncelendiğinde değişiklikler fark edilmektedir. Bu kitapta kaynak belge ve kişi adı verilmemiştir. Türkü’nün ait olduğu yöreye ait bilgi ve hikâyesini yazmış fakat dayanağını belirtmemiştir. Bunun ardından eser birkaç kez daha farklı hikâyelerle değişime uğramış, asıl kaynakta açıkça yer almasına rağmen Kevser Hanım’ın adı yine geçmemiştir.
Halk arasında bu kadar çok yaygınlaşan iki eserin, ezgisel açıdan olduğu kadar sözel değişikliğe uğraması kaçınılmazdır. Çünkü bu tür ezgiler halka yöneliktir. Fakat Ege Üniversitesi’nin ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nin arşivlerinde ve eldeki resmi dokümanların açıkça ortaya koyduğu üzere bu iki değerli eser bir zamanlar Dârülelhan’da keman ve piyano öğretmenliği yapmış Kevser Hanım’a ait olup, adı silinse dahi eserlere kattığı değer hiçbir dönem azalmamıştır. Bu konuda biz de bu küçük düzeltme notunu tarihin sayfalarına ekleyerek müzik tarihinde çok önemli ve unutulamaz bir yere sahip olan Kemani Kevser Hanım’dan özür dilemeyi uygun görüyoruz.
NOT:
Longa, eğlence müziğinin en önemli türlerinden biridir. Romen çingene müziğinin bazı türlerine de longa denildiğini biliyoruz. Sonrasında eğlence müziğinin yan sıra müzik eğitiminin belirli bir aşamasının göstergesi olarak da önem kazanmıştır. Şamlı Selim’in (1876-1924) ayda bir yayınladığı Nota Mecmuası – Chant Turc (Türk Şarkıları ya da Kanto) adlı nota yayınlarının ikinci sayısında bugün Nihavend Longa olarak bildiğimiz eserin notası, Nihavent Sirto (Sirto, Yun: Syrtos) adı altında yayınlanmış ve eserin bestecisi de Kemani Kevser olarak belirtilmiştir.
Çanakkale Türküsü
Atar çavuş atar vururlar seni
Ölmeden mezara koyarlar seni
Of gençliğim eyvah
Çanakkale içini duman bürür
Kırk altıncı fırkanın namı yürür
Of gençliğim eyvah
Çanakkale içinde dolu bir testi
Analar babalar ümidi kesti
Of gençliğim eyvah
Çanakkale içinde sıra serviler
Altında yatıyor aslan şehitler
Of gençliğim eyvah
Çanakkale Boğazı dardır geçilmez
Kan olmuş suları bir tas içilmez
Of gençliğim eyvah
Çanakkale içinde bir sarı yılan
Osmanlı’nın tayyaresi durdurur divan
Of gençliğim eyvah
Çanakkale sende vurdular beni
Nişanlımın mendiline sardılar beni
Of gençliğim eyvah
Çanakkale Marşı/Bestekârı: Kemani Kevser Hanım
Yazan: Dilek Alp
*Bu yazı Marmara Life 2019 / Mart-Nisan sayısında yayımlanmıştır.
Çalışmalarınız ve emeğiniz için teşekkürler
BeğenBeğen