İSG süreçlerinin etkin yönetimi için yazılım geliştiren TürkGüven, hem yönetişimde hem de yasal mevzuatların işleyişinde yüksek çalışan sayısına sahip kurumların iç işleyişlerini kolaylaştırıyor. Şirketin kurucu ortağı ve CEO’su Alp Timurhan Çevik’le, 10 ülke, 200’ü aşkın marka ve 600 binden fazla çalışanı kapsayan sistemlerinin ihtiyaçlara ne şekilde ve ölçüde karşılık verdiğini, dijital ve “yeni normal” dünyadaki önemini ve faydalarını konuştuk.

TürkGüven neler yapıyor? İSG, bir takım eğitimlerden ve güvenlik tedbirlerinden oluşuyor, nasıl yapıyorsunuz?
TürkGüven olarak iş sağlığı ve güvenliği (İSG) süreçlerinin yönetimi için çözümler üretip, iş kazalarının azaltılması için bireysel uzmanlar ve hekimler, OSGB’ler ve büyük kurumsal markalar için yazılım geliştiriyoruz. Yüksek çalışan sayısına sahip olan firmaların gerçek zamanlı veriyi işleyerek İSG süreçlerini yönetebilecekleri bir sisteme sahip olması, hem çalışanların bilgilerini yönetme konusunda hem de her bir çalışanla ilgili yasal gereklilikleri ayrı ayrı takip edebilme konusunda büyük kolaylık sağlıyor. Şu an 10 ülkeye hizmet veriyoruz. Aralarında A101, ETİ, LC Waikiki ve Philip Morris’in de yer aldığı çok farklı sektörlerden 200’ü aşkın markayla çalışıyoruz. Bu markaların sistem içerisinde yönettikleri 600 bini aşkın kişiye temas ediyoruz.
Eğitimler ve güvenlik tedbirlerinin alt detayları var. Örneğin; kişilerin muayeneleri, aldıkları reçeteler, kronik hastalıklı kişiler, ekipmanların periyodik kontrolleri, çalışanların eğitimi, alacakları aksiyonlar ve bulundukları tehlikeler, geçirdikleri kazalar ve nedenleri gibi birçok farklı konuda çalışıyoruz.
Yazılım içerisinde farklı İSG süreçlerinde kullanılabilecek, birbirleri ile konuşan çok sayıda modül yer alıyor. Kullanıcıların işyerlerindeki tehlikeleri tanımlayarak riskleri değerlendirdikleri bir risk değerlendirme modülü bulunuyor. Buradan alınması gereken kontrol önlemlerini ve güvenlik tedbirleri belirlenebiliyor. Kullanıcıların aynı zamanda eğitim oluşturabildikleri, oluşturdukları eğitimleri planlayabildikleri ve kayıt altına aldıkları bir modül bulunuyor. Kayıt altına alınan eğitimler ise Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı İş Sağlığı ve Güvenliği Bilgi Yönetim Sistemi’ne (İBYS) iletiliyor.
Özellikle sağlık takibi yazılımı mı yapıyorsunuz? Eğitim bunun bir parçası mı?
Bunların hepsini bir arada bulunduran bir yazılım geliştiriyoruz. Eğitim yönetimi bu parçalardan bir tanesi. Eğitim verilerini Bakanlık’a ve işyeri hekimlerinin yazdıkları reçeteleri ise SGK’ya iletiyoruz. Her ikisi için de yetkilendirilmiş bir firmayız.
İSG, PEK ÇOK DİSİPLİNLE İLİŞKİLİ BİR ALAN
Yerli bir firma mısınız? Ne zamandır bu alanda faaliyet gösteriyorsunuz?
Yerli bir firmayız ve yaklaşık 7 yıldır bu alanda çalışıyoruz. İlk iki yıl yoğun olarak AR-GE çalışmalarıyla geçti. 5 yıldır programımız var ve AR-GE çalışmaları ve yeni geliştirmeler hâlâ devam ediyor. Özellikle içinde bulunduğumuz pandemi döneminde kurum içerisinde vakaların yönetimi ve takibi için kullanılan bir modül geliştirdik. İş sağlığı ve güvenliği çok disiplinli bir alan ve farklı disiplinlerden pek çok kişiyi bir araya getiriyor. İnsan kaynakları, üretim, operasyon ve kalite bölümü ile teması var. Kısaca her birimi ilgilendiriyor ve her şeye dokunuyor. Dolayısıyla bir noktadan başlayıp yavaş yavaş genişlemek durumunda kalıyorsunuz.
Biraz kendinizden bahseder misiniz? Makine mühendisliğinden yazılıma nasıl geçtiniz?
20 senenin üzerinde yazılım sektöründe sağlık, finans ve sigorta alanlarında çalıştım. En son çalıştığım kurum bir Alman firmasıydı. Sağlık alanında Avrupa’da en büyük firmaydı. Mezun olduğumuz 2000’li yıllarda IT tarafında iş gücü yoktu. Yazılım sektörü için üniversiteler çok yeterli değildi. Bilgisayar mühendisliği sayısı kadro olarak ihtiyacı karşılamıyordu ve yazılımla da ilgilenen çok yoktu. Ben de bankada yazılım alanında çalışmaya başladım. Türkiye’de şu anda da yazılım mühendisliği açığı var böyle olduğu için dışardan girilmesi daha fazla olan bir sektör.
HER ŞEY 2012 YILINDA BAŞLADI
Bu alanda görev almak için temel motivasyonunuz neydi?
Aslında makine mühendisiyim ancak yazılım alanında çalışmaya devam ettim. Türkiye’de Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde 2012 yılında İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu yayımlandı. Bu kanun, kamu ve özel sektöre ait bütün işlere ve işyerlerine çeşitli yükümlülükler getirdi. İşyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini yerine getiren iş güvenliği uzmanları ve işyeri hekimlerinin sayısı kısa sürede yüz binlere yükseldi. Biz de hem teknoloji alanında hem de iş sağlığı ve güvenliği alanındaki bilgilerimizi, işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması ve mevcut şartların iyileştirilmesi konusunda firmalara ve iş sağlığı ve güvenliği profesyonellerine basit ve teknolojik çözümler sunmak için bir araya getirdik.
İSG denince aklımıza fabrikalar, işyerleri, özellikle yüksek riskli işyerleri geliyor. Ama belediyeler çok fazla iş yapmıyorlar fabrikalara oranla. Belediyeler sizi neden seçsin?
Sonuçların dramatik olabileceği yüksek riskli işyerlerinin akla gelmesi çok normal. Ancak, belediyeler de yürüttükleri faaliyetlere bağlı olarak riskli alanlarda çalışmalar yürütüyor. Belediyelerin hizmet alanları çok çeşitli. Ayrıca her belediyenin kendine özgü çalışma koşulları bulunuyor. Makine ikmal ve bakım onarım faaliyetleri, yol yapım asfaltlama, katı ve sıvı atık arıtma tesisleri, kanalizasyon, su, park ve bahçe işleri ve hatta toplu taşıma hizmetleri gibi çeşitli faaliyetler ve farklı çalışma koşulları bulunabiliyor. Çoğu belediye çalışanı, faaliyetlerini bir işyeri ortamı dışında yeterli gözetim olmadan yalnız başına yerine getiriyor. Maruz kalınan çok sayıda tehlike ve yüksek riskli faaliyetler ve çalışma koşulları yanında, hizmet alanları ve çeşitliliği açısından belediyeler farklı yapılanmalarda olabiliyor. Bu durum, iş sağlığı ve güvenliği yükümlülüklerinin yerine getirilmesinde farklı uygulamaları ve zorlukları beraberinde getiriyor. Yürütülen çalışmaların uygulanabilirliği ve etkinliği için çalışmaların koordinasyonu ve takibi çok önemli. Belediyeler, sunduğumuz çözümü kullanarak hizmet alanları içerisindeki her noktadaki faaliyetlerinin sahip olduğu tehlikeleri belirleyebiliyor ve risklerini değerlendirebiliyor. Çalışanlar da karşılaştıkları tehlikeleri mobil uygulama ile bildirebiliyor. Böylece tehlikeli durumlar sahadan anlık olarak toplanıp gerekli kontrol önlemlerinin alınması sağlanıyor. Mobil uygulama kullanan çalışanlar aynı zamanda öneri ve ramak kala bildirimleri yapabiliyor ve geribildirimler alabiliyor. Belediyelerin farklı kampüs yerleşkelerindeki farklı ana hizmet birimleri arasındaki ilişki ve hiyerarşi de perfektive içerisinde yönetilebiliyor. İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili tespit ve olaylar, harita üzerinden ilgili adreslerle ilişkilendirilebiliyor. Uygulamamız hem birim müdürlüğü ölçeğinde hem de ilçe/il genelinde verilerin bütünselliği ve ilişkisini sağlayarak kullanıcılara ilişkileri sunuyor ve yol gösteriyor.
Normalde personelin aldığı eğitimlere ıslak imza atması gerekiyor. Bu online olarak mümkün mü?
Eğer çalışanlar için elektronik imza alınırsa mümkün, ancak elektronik imza çalışan başına maliyetli olduğu için firmalar bunu her zaman yapamayabiliyor. Islak imza da olsa evraklar unutulabilir. Bir mekanizmanın bunu hatırlatması çok önemli. Örneğin, 5 bin çalışanı olan bir firma düşünün. Bu çalışanlar içerisinden 700 tanesi için kişisel koruyucu donanım zimmet tutanağı henüz alınamamış olsun. 300 çalışanın iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin tekrar edilmesi gereksin. Bunların hepsinin takip edilmesi ve kayıt altına alınarak saklanması gerekiyor. İş sağlığı ve güvenliği uzmanının tek başına bu ve daha fazla evrak yükünün altından kalkması mümkün değil. Denetlemelerde evraklardan birinde eksik çıktığında bunların yüksek cezaları oluyor. 5 bin çalışanlı bir firmada milyonlarca liraya ulaşabilecek cezalardan bahsediyoruz. Bu yüzden bir uygulamanın olması imzalı evrak takibi ve kontrolü için çok önemli.
EĞİTİMSİZ 100 ÇALIŞAN, 15 BİN TL CEZA DEMEK
Yani sizin yazılımınız, bu tür denetlemeleri kişiye bırakmadan kurumun tasarruf etmesini sağlıyor. Peki, ne kadar tasarruf sağladığı ile ilgili ortalama bir analiziniz var mı?
Sistem içerisinde bir ceza riski analizi var. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamında yerine getirilmeyen yükümlülükler nedeniyle firmaya kesilebilecek idari para cezalarını gösteriyor. Örneğin, çalışanlara eğitim verilmemesi durumunda çalışan başına yaklaşık 1.500 TL idari para cezası uygulanabilir. Eğer 100 çalışana eğitim verilmemişse, bu firmaya yaklaşık 15.000 TL idari para cezası olarak dönebilir. Yazılımımız bu ve benzeri yükümlülükleri takip ederek yaklaşık idari para cezası riskini hesaplıyor. Dolayısıyla aldığınız her aksiyon ile idari cezalardan tasarruf sağlayabiliyorsunuz.
Uluslararası alanda çalışıyor musunuz?
Uluslararası olarak Türk şirketleri ile çalışıyoruz ancak yabancı şirketlerle de görüşmeye başladık. Romanya, Irak, Lübnan ve Gana gibi 13 farklı ülkede aktif olarak çalışıyoruz.
Türkiye iş güvenliği yasasını çıkardıktan sonra nasıl bir ekonomik değer oluştu?
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, kamu ve özel sektöre ait bütün işlere ve işyerlerine çeşitli yükümlülükler getirdi. Özellikle iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin yerine getirilmesi için yeni istihdam alanları yarattı. Bu hizmetleri yerine getiren iş sağlığı ve güvenliği profesyonellerinin sayısı kısa sürede 100 binleri geçti. İş sağlığı ve güvenliği hizmetlerine (laboratuar tetkikleri, danışmanlık, eğitim) ve ürünlerine (yazılım, kişisel koruyucu donanım) olan talep de arttı. Bu ekonomik faydaların yanında, firmaların kendileri için yaptıkları iş sağlığı ve güvenliği yatırımları sayesinde ise dolaylı bir ekonomik değer oluşuyor. Çünkü artık biliyoruz ki, yaralanmaların önlenmesi için yapılan 1 liralık iş sağlığı ve güvenliği harcamasının firmalara 2 ila 6 lira arasında bir getirisi oluyor.
YAZILIMIMIZ KULLANICI VERİMLİLİĞİNİ ARTIRIYOR
Sizin uygulamanız ortalama yüzde kaç tasarruf sağlar?
Bizim uygulamamız yükümlülüklerinizi yerine getirirken size yardımcı oluyor ve dolaylı olarak idari ceza riskinden tasarruf sağlıyor. Uygulamayı kullanmaya başladıktan ve mevcut durumu gördükten sonra iyileştirmeler yaparak ceza riski düşürülebiliyor.
Çalıştığımız her firmayı uygulamamızı kullanım bakımından benzersiz görüyoruz. Ancak kullanıcı sayısı ve dahil edilen modüller bir yazılımdan sağlayacağınız tasarrufu etkiliyor. Yazılımımız, kullanıcıların üretkenliğini ve verimliliğini her zaman artırıyor. Raporlama, bildirim gönderimi, belgelerin yönetimi, gibi işlerden yarı yarıya tasarruf sağlıyor. Yazılım içerisinden yönettiğiniz ve takip ettiğiniz süreçlere bağlı olarak da yaşanan yaralanmaların/kazaların sayısı düşürülebiliyor.
Sizin bu işi yapan diğer firmalardan ne farkınız var?
Bizim avantajımız çalıştığımız kurumlardan geliyor. Koç Holding, Yıldız Holding ve Doğan Holding’in bütün kurumlarında, madencilik, spor kulübü farklı sektörler ile çalışıyoruz. Philip Morris, JTI gibi sektörün öncü kurumlarıyla birlikte iş yapıyoruz. Mevzuatın haricinde bu kurumlar tarafından kullanılmaya başlandıktan sonra rakiplerimizin önüne geçmiş olduk.