Yurt dışında hem akıllı şehirler hem de akıllı şehir kavramının önemli bir ayağı olan akıllı şebeke sistemleri üzerine başarılı projeler yürütmekte öncü bir şirket olan Hitachi, Türkiye’de de verimi kanıtlanmış pilot projeler ve uygulamalar gerçekleştiriyor. Hitachi Europe Türkiye Ülke Müdürü Murat Yılmaz’la şirketin faaliyetlerini, ülkemizde gelecek için güvenli, sağlıklı ve aslında çok daha ekonomik getirisi olacak projelerin ne kadar başarılı olabildiğini, nerede tıkanmalar yaşandığını konuştuk.
Bize Hitachi’yi tanıtabilir misiniz?
Hitachi, 1910 yılında Japonya’da kurulmuş bir teknoloji firması. 80 milyar dolardan biraz fazla ciromuz var. 300 bine yakın çalışanımız, 814 tane şirketimiz var ve yaklaşık 3 milyar dolar gibi Ar-ge harcaması yapıyoruz her sene. İş kollarına bakarsanız; 7 kümeden oluşuyor. Birinci küme IT; bilişim kümesi. Burada en önemli işimiz veri depolama. Onun dışında büyük veri analizi işimiz var. Nesnelerin interneti, güvenlik çözümleri projelerimiz var. IT danışmanlığına ilaveten ayrıca operasyonel teknolojiler danışmanlık hizmetlerimiz var. Bir de sistem entegretörüyüz aslında. Dünyada birçok yerde bilişim teknolojileri anlamında sistem entegretörlüğü yapıyoruz. Mobility; ikinci en büyük küme ve şirketin paralayan yıldız kümesi. Orada raylı sistemler işlerimiz var. Raylı sistemlere dair her şeyi düşünebilirsiniz. Rolling stock dediğimiz araçların üretiminden, sinyalizasyona, trafik yönetimine, her şeyini düşünebilirsiniz. Bu konuda her şeyi yapabilen bir firmayız. Ansaldo Breda ve Ansaldo STS olmak üzere Ansaldo (İtalyan) firmasını birkaç sene önce bünyemize kattık. Onun haricinde asansör ve yürüyen merdiven işimiz var. Dünyanın en hızlı asansörünü üreten firmayız. Dakikada 1260 m hareket edebilen asansörlerimiz var. Endüstri; bizim üçüncü kümemiz ve Hitachi’nin tarihsel olarak büyüdüğü iş kümesi. Burada da farklı endüstriyel cihazlar ve sistemleri üretiyoruz. Büyük pompalar, kompresörler, otomasyon sistemleri, su geri kazanım sistemleri, çevre sistemleri, endüstriyel tesisler her şeyi düşünebilirsiniz burada. Enerji; yine Hitachi’nin kuruluşundan beri faaliyet gösterdiği bir alan. Buradaki en büyük gelişme de bu yılın başıyla beraber ABB firmasının bütün enerji, elektrik bölümünü, Hitachi bünyesine kattı. Geleneksel trafo ve şalt sahası ekipmanlarının yanı sıra akıllı şebeke çözümlerine odaklanıyoruz. Smart Life; bu kümemizde ise tıbbi cihazlar, laboratuvar cihazları, son kullanıcı ürünlerinin bir araya geldiği bir küme var. Televizyon ve beyaz eşya gibi Hitachi’yi bildiğimiz işlerin yanı sıra otomotiv sektöründe OEM üreticilerine parça tedariki yapıyoruz, kullandığımız araçlarda mutlaka bir Hitachi sensörü, freni veya ekipmanı görebilirsiniz. İki ayrı kümemiz daha var Hitachi’nin iştirakçisi olduğu; Hitachi İş Makineleri ve Hitachi Metals isimli metal ekipmanlar üreten firmamız.
Hitachi klasik iş yapış modelini değiştirme konusunda son yıllarda ciddi adımlar attı. Hizmet Sağlayıcı (Train as a service) modeli bunun bir örneği. İngiltere’de yaptığımız bir projeyle 8,4 milyar dolarlık ve 27,5 yıllık bir kontratla toplam 866 aracı bu iş modeli kapsamında tedarik ettik. Keza şehir içi sürücüsüz trenler vb gibi projelerle de dünya çapında yer aldık. Parçacıklı ışın tedavisi, Hitachi’nin yine öncü olduğu, kanserde yeni bir radyasyon terapisi olarak karşımıza çıkıyor. Parmak Damarı ile Kimlik Doğrulama, değişik inovasyonlarımızdan biri. Akıllı şehirler, akıllı şebekeler, mikrogrid projeleri çok uzun yıllardır başarıyla yaptığımız işler. Kashiwa no ha, Tokyo, Japonya’da yaptığımız bir küçük mahalle akıllı şehir mikro şebeke projemiz var. Bu tip projelerin sayısını da her geçen gün attırıyoruz. Hawaii’de, Malaga’da, Singapur’da çeşitli yerlerde akıllı şehir ve akıllı şebeke projelerimiz var. Su Geri Kazanım konusunda, ters osmoz ile deniz suyunu arıtıp günde 17 milyon litre temiz su temin ettiğimiz bir proje var. Bütün binayı nesnelerin interneti ile kontrol edip, verileri analiz ile bazı önleyici bakımlar yaptığımız güvenlik kanadında da bir iş modelimiz oluşmaya başladı. Bunun haricinde nesnelerin interneti anlamında yaptığımız, her sene yaklaşık 100’e yakın proje var. Burada Hitachi’nin yaptığı bir platform var; Lumada isimli Nesnelerin İnterneti Platformu. Bu platform ile Hitachi’nin OT dediğimiz, Operasyonel Teknoloji yeteneklerini, IT teknoloji ile birleştirdiği bir platform. Her türlü veriyi alıp onu analiz edip, o veriden manalı çıktılar sağlayabiliyoruz. Bunu finans, üretim, vb farklı alanlarda kullanabiliyoruz. Örneğin İngiltere’deki tren projesinde o araçlarımızın her birinde yüzlerce sensör var. Sensörler vasıtasıyla aldığımız verileri analiz ederek, o trenlerde sorun oluşmadan ya da olası sorunları önceden tespit ederek trenlerimizi müşterimizin hizmetine sunabiliyoruz. Hitachi, ekonomik büyümeyi teşvik ederken şehirlerin daha güvenli, daha verimli ve kullanışlı olmasına yardımcı olan nesnelerin interneti (IoT) çözümleri sunuyor. Hitachi Video Analytics (HVA) ve Hitachi Visualization Suite gibi çözümlerle, kamu güvenliği kuruluşlarının gerçek zamanlı durumsal farkındalıklarını sağlamak ve veri odaklı emniyet, ulaşım ve tüm hizmetlerin düzenlenmesini sağlayan çözümleri de mevcut.

Türkiye’de ne tür faaliyetleriniz var?
7 şirketimiz var Türkiye’de. Bu 7 şirkette yaklaşık 1000’e yakın çalışanımız var. 5 tane de fabrikamız var. Önce fabrikalardan başlamak doğru olabilir. Hitachi ABB Power Grids firmamızın 4 fabrikası var. Dudullu, Kartal, Tuzla ve Dilovası’nda. Oralarda trafo ve trafo ekipmanları üretiyoruz. İş kollarımıza bakacak olursak; şebeke otomasyonu, şebeke entegrasyonu, hem de yüksek gerilim ile ilgili işler yapıyoruz. Türkiye’de enerji ve elektriğin dokunduğu her yerde mutlaka biz de varız. Özellikle hem ekipman olarak trafolarımızla hem de dağıtım şirketlerine verdiğimiz otomasyon sistemleriyle, akıllı coğrafya bilgi sistemleriyle, dağıtım sistemleriyle yer alıyoruz. Beşinci fabrikamız ikinci grup şirketimiz olan Hitachi Automotive’e ait, Bursa’da. Geçen sene itibariyle Hitachi’nin bünyesine katıldı. Bizim fren grubumuza dahil oldular. Sadece Türkiye’de değil, dünyanın her yerindeki otomobil üreticilerine fren sistemleri sağlıyoruz. Hitachi Vantara; Bilişim teknolojileri alanında faaliyet gösteriyor. Bütün büyük telekom şirketleri, bankalar, İBB, THY, EnerjiSA gibi şirketler bu konuda önemli müşterilerimiz. Büyük veri analizi yapıyoruz. İstanbul Valiliği’nde bir güvenlik projesi yaptık. Yine orada nesnelerin internetini kullandık, farklı kamera sistemlerini entegre ederek, analitiklerle yüz tanıma, araç plakası tanıma, yer ihlali analitiklerle İstanbul Valiliği’nde güvenliği artırmış olduk. Ankara metrosunun sinyalizasyonunu yaptık. Boğazköprü-Yenice, Mersin-Toprakkale, Gebze-Köseköy tren hatlarının bir kısmının sinyalizasyonunu yaptık. Tramvay ve metro olarak da Samsun ve Kayseri’de tramvay, Ankaray’da da eski metro araçlarımız mevcut. İş makinaları konusunda Türkiye’nin sayılı oyuncularındanız. 8 binden fazla Hitachi iş makinası Türkiye pazarında yer alıyor. Bu konuda son yıllarda elektrikli iş makineleri epey gündeme gelmeye başladı. Odaklandığımız alanlardan biri diye adlandırabiliriz.
Hitachi Healthcare şirketimiz, Türkiye ve çevresindeki ülkelere hizmet veren bir şirket. Tahmin edeceğiniz üzere kamu özel iş birliği ile yapılan hastane projelerinde yer aldık. Özellikle İstanbul’daki projede çok büyük kontrat kazandık. Sadece tıbbi cihazları değil, Hitachi’nin diğer altyapı ekipmanlarının da teminini gerçekleştirdik. Diğer şehir hastaneleri projelerinde de ekipman satışlarımız veya hizmet satışlarımız oldu. “As a service” dediğimiz hizmet modeli ile hem MR hem tomografi cihazlarını müşterilerimize tedarik ettik. Endüstriyel işleri bizim ofisimiz (genel müdürlük) yapıyor. Bu işlerimiz proje bazlı işler olduğu için ayrıca şirket kurmuyoruz. Demir-çelik sektöründe önemli bir oyuncuyuz. Elektrik ve otomasyon altyapısını kuruyoruz. Hilton Otel ve Hexagon Pamukova’da su geri kazanım projeleri yaptık. Kompresör ve pompa işlerinde ise; İSKİ ile Melen projesinde çalıştık. 6 tane büyük Hitachi pompası Melen’in suyunu İstanbul’a gönderiyor. 2 tane de özel projede büyük ölçekli gaz kompresörlerinin teminini yaptık. İzdemir’de de emisyon kontrol teknolojisi yaptık. Hissedar olduğumuz şirketler var iki tane. Biri ortaklık Hitachi-Mitsubishi-Çalık Dijital; bu alanda daha önce bahsettiğim parmak damarı biyometrik kimlik doğrulama projelerini yapıyoruz. Bazı özel bankalarda parmak damarıyla kimlik doğrulama cihazlarımız kullanılıyor, ayrıca SGK’nın özel hastaneler kimlik doğrulama projelerinde yer aldık. Son olarak Mars Lojistik firmasının ana hissedarının Hitachi Transport isimli grup şirketimiz olduğunu belirtmek isterim.
İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle birlikte yürüttüğünüz çalışmalardan bahsedebilir misiniz?
İki tip çalışma yaptık. İBB veri depolama konusunda çok özel bir sistem satın aldı. Farklı tip verileri bir araya getirip, onlara çok hızlı ulaşmak istediğiniz zaman, hiçbir şekilde sorun olmadan çok hızlı ulaşmanızı sağlayan bir veri depolama sistemi. Orada büyük veri analizi kullanılıyor, belediyenin kamera sistemi de bu depolama sistemine entegre. Veri depolama bir ihtiyaç, belediyenin fazla verisi varsa ve depolama alanı doluysa, yeni veri depolama sistemi alıyor. Aslında belediyeler ile ilgili değil ama bir tane ödüllü projemiz var. Bu proje afetlerle ilgili, AFAD ile birlikte yaptığımız bir proje. Afet olması durumunda çok hızlı bir şekilde size görüntü sağlayacak ekipmanı (insansız hava aracı olabilir, helikopter olabilir) havalandırıyoruz, afet alanına gidiyor. Sadece deprem olarak düşünmeyelim, sel, yangın olabilir. Size oradan canlı görüntüler alıyor. Normal yöntemde o canlı görüntülere, koordinatlara bakıp nerede olduğunu anlamaya çalışmak şeklinde. Bizim yaptığımız sistemle beraber o görüntüler otomatik olarak haritanın üzerine yerleştiriliyor, yani o anda canlı olarak videodan fotoğrafa ve coğrafi bilgi sisteminin üzerine yerleştiriyoruz. Bu sayede çok hızlı bir şekilde öncesi/sonrası kıyaslaması yapabiliyorsunuz ve tam olarak afetin nerede olduğunu, ne şiddetle olduğunu anlayabiliyorsunuz. Tahmin edeceğiniz üzere afet olduğunda her yerden telefon geliyor ve herkes o anda en kötü durumda olduğunu düşünüyor. Bu sistem sayesinde afet kuruluşu ya da yerel yönetim gerçekten en şiddetli etkilenen bölgeyi tespit edip hemen o bölgeye ilkyardım ekibini yönlendirebilir. Basit gibi görünen bir proje ama o canlı görüntüleri anında haritaya yerleştirebilmek gerçekten mühendislerimizin uzun uğraşlar sonucu yapabildiği bir proje. Dünyada bu tipte yapılan ilk proje olarak düşünebilirsiniz. Bu ödüllü bir proje, aslında amacımız bütün belediyelerin bu çözüme yatırım yapabilmesi.
Maliyeti çok mu yüksek?
Yatırım ve altyapı taraflarının maliyetleri ayrı, ayrıca insansız hava aracı yatırımı yapmanız lazım, yani donanım kısmının yatırıma ihtiyacı var. Maalesef belediyelerin bütçesini biraz zorluyor, bu nedenle biz de bir yandan bakanlık düzeyinde yürütülmeye çalışıyoruz. Bakanlıklarla belediyeler arasında koordinasyon gerekiyor, belediyelerin kendine ait bu proje için gerekli donanımı (helikopter ya da insansız hava cihazı) olamayabiliyor veya kısıtlı olabilir, lakin farklı bir devlet kurumundan (örneğin polisten helikopteri alabilmesi) gerektiği durumda kullanabilmesi için koordinasyon gerekiyor.
Akıllı şebeke hangi alanları kapsıyor?
Bu projelerin yarısı akıllı şebeke ile ilgili; yenilenebilir enerjinin depolanması, şebekelerin beslenmesi, enerji verimliliğinin gözlemlenmesi ve arttırılması gibi akıllı şebeke ağırlıklı projeler. Bunun dışında akıllı ulaşım projelerimiz mevcut; insanların hareketini analiz ederek ona göre toplu taşıma güzergâhlarının belirlenmesi ya da Vietnam’da yaptığımız pilot projede olduğu gibi yeni metro yatırımının nasıl yapılacağına dair mobilite analizinin kullanılması gibi projelerimiz var. Hem gaz hem su şebekesinin büyük veri kullanılarak iyileştirmesi gibi farklı şeyleri de düşünebilirsiniz. Toparlayacak olursak akıllı şebeke ekseninde, akıllı ulaştırma, akıllı sağlık, akıllı su çalışmalarını düşünebiliriz.
Yurt dışında başarılabilen şeyler Türkiye’de ne kadar başarılı olabiliyor?
Güzel bir soru, teşekkür ederim. Yabancılarla fark analizini çıkarttığımız zaman bir kere bu tip projelere bakış açısı farklılığımız var. Belediyelerden, bakanlıklardan bu konuyla ilgili görüşmek için randevu aldığımızda, ilk gelen soru “Çok hızlı ne yapabiliriz?” oluyor. Maalesef bu soru ile akıllı şehir/şebeke projesine başlama imkânınız yok. Ben Japonya’daki arkadaşlara, “Tokyo ne zaman akıllı şehir olacak?” diye sorduğumda bana uzun yıllar daha olamayacak dediler. İşte öyle 1 yılda ya da 5 yılda olacak bir şey değil, uzun yıllar alacak, biz bunları yaparken yepyeni şeyler gelecek, 5G gelecek mesela. Bizim majör sorunumuz yerel yönetimlerde ve bakanlıklarda hep kısa sürede sonuç elde etme isteğimiz. Akıllı şehir planlamasının iyi yapılması gerekiyor, ne eksik ne fazla, eksiği iyice anlamak gerekiyor. Böyle bir yaklaşım henüz göremedik. 10 yıla ihtiyaç var dediğimizde “O kadar uzun olur mu, bize 1-2 yılda bir şeyler yapın getirin” diyorlar. Bu yaklaşımla amaca ulaşmamız imkânsız hale geliyor. Bir diğer sorun da kadrolardaki değişimler. Üst yönetimler değişince alt kadrolar da değişiyor, onlar da değişince yeniden başlamanız gerekiyor. Başka bir husus ise işin ekonomik boyutu, akıllı şehir/şebeke örneklerine yurt dışında baktığımızda genelde ekonomik olarak daha gelişmiş ülkeler bu işlere yatırım yapıyor. Almanya yeşil enerjiye geçerken vatandaşlar elektrik faturasına 100 Euro yerine 200 Euro öder hale geliyorlar. Biz mevcut elektrik faturamızı nasıl düşürebiliriz, onu düşünüyoruz. Ekonomik olarak gelişmiş ülkeler bu tip projelere daha fazla kaynak ayırabiliyorlar. Bizim belediyelerimizin maalesef hâlâ altyapı yatırımı yapması gerektiği için akıllı şehir/şebeke gibi projeler öncelik kazanmıyorlar. Olmazsa olmaz o kadar çok şey var ki hâlâ, akıllı şehirlere bütçe kalmıyor. Kopenhag mesela, refah seviyesi yüksek bir şehir, bu konulara bütçe ayırıp akıllı şehir projeleri yapabiliyor.
Atık suların geri kazanımı ile ilgili bir proje vardı hâlâ devam ediyor mu?
Hayır, ama bazı köylerde su arıtmaya dair pilot projeler de yaptık. Bu projelerin bize fırsat maliyeti oldu ama su geri kazanımının ne kadar değerli olduğunu ispatladık. Bir de Kadıköy Belediyesi’yle 2014 yılında tamamladığımız bir atık su geri kazanım projemiz oldu; Kalamış Parkı’nın sulamasında bizim kompakt tesisin geri kazandığı su kullanıldı. Aslında Türkiye’de akıllı şehir konusunda çok güzel bir farkındalık var, bütün belediyelerde o noktaya geldik. Ama yine de bakış açısını seçime kadar bir şeyler yapmak üzere değil, uzun vadeli olarak değiştirmemiz gerekiyor.
Belki de iklim krizi bizi buna zorlayacak. Bize bu pilot projelerinizden daha detaylı bahsedebilir misiniz?
Köylerde yaptığımız projeyle kaynak suyu tasarrufu sağlandı. Kompakt MBR sistemleriyle şehir dışındaki köylerde su geri kazanımı (recycle) yaptık. Akıllı şehir/şebeke projelerinde bazen birden fazla paydaş olması gerekebiliyor. Paydaşları bir araya getirip hem bütçe bulma konusunda hem strateji hem daha ileri gitme konusunda istediğimizi elde edemedik ama elimizden geleni yapıp farkındalığı sağladık.
Şehrin enerji verimliliğine dair örnek var mı elimizde?
Çok güzel başarı hikâyelerimiz var. Hawaii projemizi örnek verebilirim. Adada bir süredir fosil yakıt kullanmadan enerji üretiyorlar. Araçlar elektrikli, evlerde enerji depolama sistemleri var. Bu adayı nasıl akıllı ve yeşil şehre dönüştürdüğümüzü anlatabiliriz.
Şehirlerimiz için ivedilikle çözülmesi gereken konular nelerdir ve MARUF21’de bu konular nasıl ele alınmalı?
Çözülmesi gereken konuların başında ulaşım gelmektedir. Düzenleyeceğiniz zirvede başarılı örneklere yer verilebilir ve problem yaşayan şehirlerle çözüm ortakları bir araya getirilebilir. Elektrikli otobüsler tüm dünyada ulaşımda yerini alıyor, elektrikli otobüslerin altyapısının oluşturulması ve şehirlerin ihtiyaçlarının doğru belirlenmesi için hâlihazırdaki veriyi (ulaşım sıklığı, yolculuk sayıları, saatte tek yönde taşınan yolcu sayısı, tarifeler, güzergah vb.) algoritmalar sayesinde modellemek ve simüle etmek mümkün. Var olan ulaşım araçlarının şehirlere maliyetini gözlemlemek, gelecek yıllardaki harcamaları düzenlemekte faydalı olacaktır. Metro araçları, otobüsler ve diğer toplu taşıma araçlarının mevcut durumu sağlıklı bir şekilde değerlendirildiğinde elektrikli otobüslerin de şehirlerde yerini alması planlanabilir. Bu simülasyonlar sayesinde şehir planlamacılarında dahil olacağı gerçekçi ulaşım çözümlerine fizibilite çalışmalarının yıllar değil aylar süren çalışmalarla hazırlanması mümkündür. Bu tarz çözümlerin sadece yerel yönetimler (şehir) değil bakanlık düzeyinde ele alınması gerekiyor.