Bugün, kullanıcıların hayatını kolaylaştıran, pandemi gibi zor süreçlerde ihtiyaç sahiplerinin de faydalanabileceği sistemler geliştiren Mehmet Demir, aynı zamanda İstanbul Üniversitesi’nde, gençlere dijital çağı yönetebilecek düzeyde eğitimler veriyor. Demir, mesleki hayatındaki maceralı dönemleri, bugün geldiği noktada çalışmalarının kamuda ve özel sektördeki karşılığını anlatıyor.
Pandemi sürecinde neler yaptınız?
Dayanışma ruhuyla sorunların çözülmesine yönelik bir platform geliştirdik. Pandemi ilk ilan edildiğinde insanlar çok korkmuş ve evlere kapanmışlardı, sanal marketlerde de yoğunluk nedeniyle aksamalar yaşanıyordu. Biz de bir uygulama geliştirdik, insanların bakkallardan sipariş verebilmeleri için. Başta yaşlılarımız ve risk grubunda yer alan insanlar olmak üzere mahalle sakinlerinin, aynı binada yaşayan bir sakini belirleyip onunla birlikte alışverişlerini güvenli bir şekilde yapabilmeleri için mahalleler bazında bir dayanışma ağı bu. Adı, Tanbula. Mahalledeki en yakın esnaftan sipariş verilebilecek bir sistem ve sadece mahalle bakkallarından ibaret değil; kasap, manav, market, çiçekçi… Akılınıza gelebilecek tüm esnaf grubu bu ağ üzerinden müşterilerine hizmet verebilecek. Hatta bilgisayarınız ya da su tesisatınız bozulduğunda onarabilecek insanları da bu ağ üzerinden çağırabileceksiniz. Özellikle yaşlılarımız için sanal alışveriş süreçleri çok zorlayıcı, bunun için geliştirdiğimiz sistemle sesli ya da yazılı olarak istedikleri şeyi söyleyebilecekler ve yapay zekâ istedikleri şeyi bularak sepetlerine ekleyecek. Ataşehir, Altunizate, Küçükbakkalköy ve Alibeyköy’de testleri tamamlandı. Yakında Türkiye genelinde kullanıma açılacak.
KÜÇÜK ESNAFI DESTEKLEYEN BELEDİYELERLE GÖRÜŞÜYORUZ
Kamu sektöründe neler yapıyorsunuz?
Örneğin bu uygulamayı birçok belediye istiyor. Ataşehir Belediyesi, İBB, ABB gibi küçük esnafı ve engelli, yaşlı, dar gelirli gibi zor durumda olabilecek insanları desteklemeye çalışan belediyelerle görüştük. Askıda uygulaması da var çünkü ağda. Kullanıcılar, mahallelerindeki ihtiyaç sahipleri adına da alışveriş yapabiliyorlar. İBB’nin İstanbul Kart’ı yalnızca ulaşımda değil alışverişlerde de kullanılabilecek bir ara yüz haline getirmek gibi büyük ve güzel bir hayali var. Bunun için güvenli altyapıyı oluşturmak adına çalışıyorlar. Biz de bu girişimi uygulamamıza entegre etmek için çalışıyoruz. İki belediyeye daha dijital dönüşüm çalışmaları için danışmanlık hizmeti veriyoruz. Oldukça verimli bir insan kaynakları uygulamamız var, firmalar ve çalışanlar bu uygulama üzerinden bir araya gelebiliyor. Birçok belediyeden bu uygulamamıza da talep oluyor. Uygulamayı istihdam süreçlerini yönetebilecekleri bir platform olarak kullanmak istiyorlar.
Üniversitede ders vermeye de devam ediyorsunuz değil mi?
Evet, İstanbul Üniversitesinde bir sistem programlama dersim var. Öğrencilerin, işletim sistemini sıfırdan kurmayı öğrendikleri bir ders. Diğer dersim de bilgi işlem yönetim standartları dersi. Bu derste de bir bilgisayar şirketini ya da departmanını en iyi şekilde nasıl yöneteceklerini öğreniyorlar.
YOL HARİTASI MERKEZİ OTORİTEDEN GELMELİ
Yerel yönetimler bazında bilişimle ilgili atılımlar var mı?
Belediyeler, özellikle belirli dönemlerde kendi lehlerine bir çıktı görüyorlarsa bu tür ataklarda bulunabiliyorlar ve elle tutulur girişimlerde bulunabiliyorlar. Sürdürülebilirliği de oluyor bu çalışmaların. Bunun dışında çok da fazla bulaşmak istemiyorlar çünkü özellikle merkezi birimler tarafından karar verilmesi gereken konular süreçleri ağırlaştırabiliyor. Yatırım yapmaktan çekinebiliyorlar. Bana kalırsa Marmara Belediyeler Birliği ve Türkiye Belediyeler Birliği gibi bir otoritenin bu konuda bir yol haritası çıkarması gerekiyor. Örneğin aya gitmek bir hedef olarak bir otorite tarafından belirlendiğinde, konunun kapsadığı tüm sistemler devreye girip çalışmaya başlıyor bunun için. Merkezi otorite değişen dünyanın bir gerekliliği olarak bu tür çalışmalar için de bir hedef belirlerse, belediyeler de yatırım yapacakları gücü ve kaynağı daha kolay bulurlar; çünkü hem arkalarında merkezi otorite olacak hem de vatandaş dile getirilen bir vaat olarak artık bunu bekleyecek, talep edecek zaten.
MARUF hakkında ne düşünüyorsunuz? MARUF21’de kendi alanınızla ilgili tartışılması gereken öncelikli konu nedir?
Tüm belediyelerin ücretsiz kullanabilecekleri bir platform hazırlanması gerektiğini düşünüyorum. Yapay zekâ programıyla desteklenmiş bu platform üzerinden belediyeler kendi önceliklerini, çalışmalarını paylaşabilsinler şeffaf ya da kapalı şekilde ve hiçbir danışmana ihtiyaç duymadan ihtiyaçlarını, varlıklarını belirleyip kendi yol haritalarını çıkarabilsinler. Böyle bir platform belediyelerin hem kendi çalışmalarını hem diğer belediyelerin çalışmalarını izlemelerini, kıyaslamalarını sağlayabilir. Hem yerel yönetimler için hem de merkezi sistem için çok büyük bir data oluşurdu. Konuşulması gereken en önemli konu veri konusu.
Veri toplama ve paylaşımı konusunu açabilir misiniz?
Birçok belediye akıllı teknolojileri desteklemek için kendi verilerini paylaşmaya başladı. Bunları da kapsayacak daha global bir platforma ihtiyaç var. Bu uygulama şimdiye kadar en çok sağlık sektöründe başarılı oldu; sigorta şirketleri, hastaneler, hastalar, tüm verilerini bir tabanda toplamaya başladılar. Bu verileri sigorta şirketleri çok verimli kullanıyor. Diyelim ki on yıl önce doktora gittiniz, size bir tanı kondu ve siz onu unuttunuz bile ama şimdi bu tanıyı aldığınız hastalıkla ilgili ameliyat olmanız gereken bir aşamadasınız, siz unutsanız bile sigorta şirketi hatırlatıyor. Yerel yönetimlerde bu veri sistemi daha değerli çünkü her şeyin ucu vatandaşa dokunacak. Vatandaşa hizmet veren şirketlerin, belediyenin tüm paydaşlarının ve halkın erişebildiği bir sistem belediyeleri gerçek anlamda geliştirir. Dijital belediyecilik MARUF21’de bir konu başlığı olmalı.
Belediyeler bu tür bir sistemden ne şekilde yararlanabilirler?
Önemli durumlarda anket yaparak veri toplamaya çalışmazlar, anonim bir şekilde ve KVKK’ya uygun olarak geliştirilmiş böyle bir sistemle veri zaten ellerinin altında olur.
MarmaraLife 