Maliyetleri düşürmek, var olan kaynakların etkin kullanımını sağlamak ve entegrasyon yoluyla hizmet sisteminin tamamını sürdürülebilir hale getirmek, bugünün akıllı kent kavramının çekirdeğini oluşturuyor. Araştırma ve bilişim şirketi Parametre, yerel yönetimlerin ve kent sakinlerinin yaşam akışına yönelik araştırmalardan yola çıkarak geliştirdiği sistemlerle, bulut tabanlı kent yönetimini tasarlıyor. Parametre’nin CEO’su Can Dağdelen, geliştirilen sistemlerle kent hayatımızın bireysel ve sosyal olarak nasıl değişeceğini anlatıyor.
Bize kendinizi tanıtır mısınız?
Öncelikle sektöre yön veren çalışmalarınızdan dolayı sizlere teşekkür ediyorum. Ben İstanbul Üniversitesi Elektronik mezunuyum; Microsoft Sistem Uzmanlığı, Proje Yönetimi, CBS Uzmanlığı, Veri Bilimi ve Sosyal Medya Uzmanlığı eğitimlerini başarıyla tamamlamış, araştırmayı, geliştirmeyi, imkân yettiğince dijital dünyayı takip eden, bundan da keyif alan biriyim.
Parametre’ye katılırken temel motivasyonunuz neydi? O günden bugüne neler değişti?
Teknik biri olarak veri entegrasyonları konusunda çalışmalarına başlamış, sonrasında kentin yönetim çözümlerine ilgi duymuş ve burada uzmanlaşmış durumdayım. 2005 yılında bizim hayalimiz yerel yönetim yani belediyelerle muhtarları bağlayan bir sistem geliştirmek ve vatandaşın taleplerini muhtarlar aracılığı ile karşılayarak buna bağlı çözümler geliştirmekti. Sonrasında bunu MERNİS aracılığı ile İçişleri Bakanlığı yaptı ama biz de paralel olarak bunu Silivri’de hayata geçirmiştik. O günden bu zamana çok şey değişti gibi gözükse de aslında talepler, beklentiler ve çözümler aynı, sadece kabuk değiştirdiler. Belediyenin yetki çerçevesinde bulunan nüfus, adres hizmetleriyle entegre bir şekilde zaman ve iş gücünden tasarruf ederek yürütmesi için çözümler ve danışmanlıklar veriyoruz.
YENİ KENTLER YENİ TALEPLER
Faaliyet alanlarınızdan ve sizin rutinlerinizden bahsedebilir misiniz?
Parametre; araştırma, bilişim ve planlama alanlarında faaliyet gösteren, sektöründe lider firmalarından biridir. Bu konuda da işbirlikçileri ve uzman kadrosu ile sektörün ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik ürün, proje ve çözümler sunmaktadır. Bünyesinde sektörün ihtiyaçlarını önceden sezerek hızlı yanıtlamak için Ar-Ge birimi, müşteri taleplerini doğru edinebilmek için İş Çözüm Birimi, çözüm isteklerine yönelik geliştirme çalışmaları için İş Geliştirme Birimi, veri analiz ve entegrasyon çalışmaları için Veri Tasarım ve Entegrasyon Birimi, sahadan elde edilecek veriler için Veri Giriş Birimleri bulunmaktadır. Bu ekiple, sorunun tariflenmesinden başlayıp, çözüm haritasının oluşturulması, verinin sahadan elde edilmesi, yorumlanması, düzenlenmesi, yetkili merciler ile paylaşılması ve kurumun sürdürülebilir bir çerçevede kullanımına sunulmasına kadar giden uçtan uca bir çözüm sunmaktayız. Ben genelde iş gezilerinde oluyorum, yeni kentler yeni talepler ve yeni çözümler peşinde koşturuyorum aslında. Bu sebepten iş geliştirme ve çözüm ekibi ile sürekli dirsek temasında bulunarak çalışmalarımı sürdürüyorum. Onları yormak zor olanı istemek hoşuma gidiyor açıkçası. İş geliştirme ve çözüm tarafında genişleyen güçlü bir ekibimiz var. Aynı zamanda şirket içi motivasyona ve çalışma arkadaşlarıma değer veriyorum, zaman zaman sıkışan süreçlerde onlarla birlikte ekibin bir parçası olarak çalıştığım da oluyor. Bunların yanı sıra haftalık ödül ve kutlamalarımız oluyor, çalışma arkadaşlarımla keyifle geçirdiğimiz anlara çok kıymet veriyorum. Dernek çalışmalarım var onlar da benim için çok önemli. Türkiye Bilişim Derneği İstanbul Şubesi Genel Sekreterlik görevindeyim. Orada da bilişimin yaygınlaşması adına geliştirdiğimiz proje ve toplantılar var, bir yandan da onları takip ediyorum.
Dünyanın her yerinde gündemde olan sürdürülebilir, akıllı kent kavramı çerçevesinde sizin alanınızın öneminden ve gelecek vizyonundan bahsedebilir misiniz?
Bugün neyi konuşursak konuşalım önümüze gelen ilk değer veri kavramı oluyor. Veri kavramının en büyük destekçisi de şüphesiz akıllı kentler. Veriyi sense (algı) ederek veri ambarlarına aktarması. Akıllı kentlerde bu yöntemle verinin elde edilmesi gün geçtikçe artarak devam edecek. Bugün akıllı şehirler dediğimizde akıllı otopark, akıllı sağlık hizmetleri, akıllı tarım, akıllı ulaşım, akıllı devlet, akıllı enerjiyi konuşuyoruz. Bunların hepsi sense edilecek veri ile tetiklenecek kuralları ve bu kurallar çerçevesinde alınacak aksiyonları içermektedir. Elbette ara bileşenler değişkenlik gösterebilir ama temelde bu şekilde yorumlayabiliriz. Bizler de bu konuda 2011 yılından bu yana dünyanın coğrafi bilgi sistemleri konusunda lider markası olan ESRI ile partnerlik çalışmalarımızı yürütüyoruz. ESRI, ArcGIS platformu ile dünyada 73 ülkede coğrafya biliminde, yazılım geliştirmede ve veri analizinde aktif rol oynamaktadır. Ayrıca ESRI yazılımları, 7 binden fazla üniversitede sınıflarda öğretilmektedir. Yakın gelecekte gelişen internet altyapısı sayesinde tüm çözümlerin web ortamında takip edileceğini öngörerek çözümlerimizi biz de bulut tabanlı olarak gerçekleştiriyoruz. Tüm kentin bulut sunucular ile yönetildiği lisanslardan bağımsız pay as you go (kullandıkça öde) yapısında bir sistemi hayata geçirmek istiyoruz. Bu konuda ciddi yatırım ve Ar-Ge yapıyoruz. Çünkü günümüz teknolojileri ve trendler bu yöne evriliyor. Artık hiçbir kurum proje ve çözümler oluşturulurken büyük paralar sarf etmek istemiyor ve bir noktada vazgeçebilmek, ilerlediği şeridi değiştirmek istiyorlar. Biz bunları biliyor ve bunlara göre çalışmalarımızı gerçekleştiriyoruz.
HER ŞEY ÖNGÖRÜLEBİLİR OLABİLİR
Şimdiye dek oluşan datayla kent hayatımızda ne gibi kolaylaştırıcı ve ilerici değişimler gerçekleştirilebilir?
Eldeki veriler ışığında birçok çözüme imza attık aslına bakarsanız. Bunlara bir örnek vermek gerekirse: İçerisinde doğru adresler ve katmanların olduğu (yol, kapı, yapı vs.) bir harita düşünün. Adreslerde doğru kişiler konumlanmış, kişilerin demografik bilgileri (çalışılan kurumun yetkileri çerçevesinde), sosyoekomik veriler (TÜİK), aktif ve diri faylar (MTA), deprem bilgisi (Kandilli Rasathanesi), deprem istasyonları ve toplanma alanları (AFAD), trafik yoğunluk haritası anlık ve yakın geçmiş yer alsın. Elbette bu veriler artırılabilir, ama şimdiki senaryomuz için yeterli. Kentin yöneticileri bu veri altlığı ve Harita Tabanlı Yönetim Platfomu ile olası bir depremde depremin saatine, konumuna ve büyüklüğüne göre hangi toplanma alanına kaç kişi, kaç dakikada, hangi yolları kullanarak ulaşabilir; buraya ulaşacak kişilerin yaşları, var ise sağlık durumları, engel durumları, yaş gruplarına göre oluşabilecek temel ihtiyaçları neler olabilir gibi birçok planlamayı yapabilir ve öngörebilir durumda olmalı. Sadece bir senaryo için bir çözümden bahsediyoruz. Benzer senaryolara ait birden fazla çözüme sahibiz. Harita Tabanlı Yönetim Platformlarına ek olarak işin içerisine saha yönetimi de girince ben Mekânsal Süreç Yönetimi şeklinde adlandırıyorum, sadece yerel yönetimlerin değil mekân ile ilintili tüm kuruluşların bu ve benzeri çözümleri kullanması gerektiğini düşünüyorum.
2019’da düzenlenen MARUF etkinliği dünyanın her yerinden yerel yönetici, akademisyen, öğrenci, özel sektör temsilcisi ve kent hayatına yönelik çalışmaları olan katılımcıları bir araya getirdi. Bu yıl ekim ayında düzenlenecek olan MARUF21’de alanınızla ilgili olarak masaya yatırılmasını istediğiniz başlıklar nelerdir?
Toplum 5.0 ile çevre kirliliği ve doğal afetler için çözüm yolları, akıllı tarım, akıllı ulaşım ve akıllı enerji konularının ele alınmasının kıymetli olacağı kanaatindeyim.
AÇIK OTOPARK VATANDAŞA AİT
Kent hayatımıza yönelik bize bahsedebileceğiniz yeni projeler var mı?
Ar-Ge çalışmalarını yaptığımız ve bir noktaya getirdiğimiz fakat ilk defa burada bahsedeceğim “Açık Otopark” çözümümüz var. Peki nedir bu açık otopark? Tamamen kullanıcılar tarafından verilerinin oluşturulduğu, kamuya açık ücretsiz otopark noktalarının içerisinde bulunduğu harita tabanlı tavsiye uygulaması. Kullanıcıların kendisine en yakın ücretsiz park noktalarını görebileceği, olası risklerin tanımlandığı (güvenlik, trafik, aracın çekilme durumu) ve platform üzerinden çeşitli sorgulamaları yapabileceği vatandaşa ait bir uygulama çözümü. Uygulamanın en önemli özelliği, temel veri altlığının bizim tarafımızdan sağlandığı ama kullanıcılar tarafından güncellendiği bir yapıya sahip olacak olması. Bunun tüm çalışmalarını tamamlayıp 2021 yılının son çeyreğinde kullanıma açmayı planlıyoruz.
Kent yönetimiyle ilgili olarak pandemi sürecinde gözlemlediğiniz değişiklikler nelerdi? Size en çok hangi konularda ivedilikle ihtiyaç duyuldu?
Parametre’nin aynı zamanda araştırma şirketi olduğunu da röportajın başında vurgulamıştım. Yaptığımız analizlerde vatandaşın belediyeye giderek takip ettiği süreçleri (şikâyet, talep ve birimlere ait hizmetler) çağrı merkezleri ya da online hizmetlerden hangisiyle gerçekleştirmiş olduğunu raporladık. Bu vatandaş tarafı, kenti yönetenlerin ritüelleri nasıl değişti peki? Onlar da vatandaşa yerinde hizmet vermek durumundaydılar ve bu yöndeki kaslarını güçlendirmek zorunda kaldılar. Biz de işte tam bu noktada devreye girdik ve Mekânsal Süreç Yönetim çözümlerimizle onlara destek olduk. Evde Sağlık, Covid-19 ile mücadele ve saha ekip yönetimi çözümlerimiz ön plana çıktı. Gelen taleplerin online formlar ile alınabildiği, ilgili birimlere aktarıldığı, gerekli incelemeler sonrası saha ekiplerine iş atamalarının gerçekleşebildiği ve iş döngüsü sonunda dinamik olarak raporlanabildiği temelde birbirine benzer uygulama çözümlerimize oldukça ihtiyaç duyuldu diyebilirim.
HEM ZAMANDAN HEM İŞ GÜCÜNDEN TASARRUF
Yeni normalde hedefleriniz neler olacak?
Bulut tabanlı Mekânsal Süreç Yönetim uygulamalarımızın kurumların isteklerine göre evrilerek ürün bazında çoğalacağını ve bu konuda yaygınlaşacağımızı düşünüyorum. Bu zamana kadar veriyi sahadan kayıpsız ve kaliteli olarak elde ediyor, yorumluyor ve kurumun kullanımına sunuyorduk. Bundan sonraki hedeflerimiz, kurumların bu veriler ile zamandan, iş gücünden tasarruf edebilecekleri, iç işleyişlerine katkı sağlayabilecekleri ve dolayısı ile vatandaş memnuniyetini artırabilecekleri ürün ve hizmetler geliştirmektir. Kurumlarla yürüteceğimiz işbirlikleri ile onlara kalite ve hız katmayı hedefliyoruz.