Giderek gelişen ve yaşam alanı olarak talep edilen ilçeler arasında yükselen Büyükçekmece, kentsel dönüşüm çalışmalarıyla da dikkat çekiyor. Eğitim ve gelir seviyesi yükselirken kişi başına düşen yeşil alan da buna paralel olarak artıyor ve geleceğin yeşil, sağlıklı, verimli hayatını hayal eden insanların tercihi haline geliyor. Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün, bize yıkımlarla dolu bir sürecin nasıl görsel bütünlüğe sahip, donanımı yüksek bir yaşam standardına ulaştığını anlatıyor.
Görev süreniz boyunca, önceki dönemlere kıyasla ilçenizde ekolojik ve ekonomik anlamda ne gibi atılımlar oldu?
Ben başkan yardımcısı olarak 1986 yılında atandım ilçemize. O zamanki görevim Bakırköy Belediyesi Küçükçekmece Başkan Yardımcılığıydı. Naci Ekşi Bakıröy Belediyesi Başkanı, Bedrettin Dalan ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı idi. Sefaköy’deki on yıllık deneyimin ardından onların da müsaadesiyle yazlık evimizin de bulunduğu Büyükçekmece’ye belediyecilik yapmaya gittik. Dalan, İstanbul’un önemli su kaynaklarından biri olduğunu, gecekondulaşmanın artmasıyla birlikte çarpık kentleşmenin şehre çok büyük zararlar vereceğini ve burada muhakkak önemli çalışmalar yürütülmesi gerektiğini düşünüyordu. Ben de bunun üzerine Büyükçekmece Belediyesi Başkan Yardımcısı olarak çalışmalara başladım. 1986 yılından itibaren planlamayla ilgili çalıştım. Önce Büyükçekmece’yi Çatalca beldesi konumundan çıkarıp ilçe yaptık 1987’de. Sonra da bugünkü Beylikdüzü, Esenyurt ve Başakşehir’in Bahçeşehir-Hoşdere bölümünü, Silivri ve Çatalca’yı planladık. Kaçak yapılaşmayı durdurmak için gecekondu önleme bölgeleri oluşturduk. Bu bölgede gecekondu yapmaya teşebbüs eden insanları ev sahibi yaptık. En az 50 bin insan bu şekilde ev sahibi oldu. Bunu yapan ilk belediye bizdik Türkiye’de. Bugün bu bölgenin nasıl geliştiği incelenirse, 1985-1995 yılları arasındaki bu kaçak yapılaşmayı önleme projeleri sayesinde bunun gerçekleştiği görülür. Bu projeler olmasaydı, bugün Büyükçekmece’de kişi başına 125 metrekare yeşil alan düşemezdi. Kimse de 2-3 milyon dolar verip buradan villa almazdı. Pandemi sürecinde Büyükçekmece’nin değeri de bu kadar artmazdı. Bu projeleri başından beri tavizsiz uyguladık ve hem Büyükçekmece kazandı hem de İstanbul kazandı. Önemli olan planlama.
TÜRKİYE’DE BİRÇOK TESİS İLK OLARAK BURADA KURULDU
Hane dışında hangi yapılaşmalar bu değere destek oldu?
Türkiye’nin büyük, Avrupa’nın sayılı kapalı fuar ve kongre merkezi olan TÜYAP’ı buraya taşıdık. Türkiye’nin ilk televizyon kulelerini getirdik, o proje devam ediyor. Birçok büyük tesis ilk defa burada kuruldu. Dört farklı üniversite var Büyükçekmece’de. Önceleri dört-beş sanayi kuruluşunun olduğu Hadımköy tarafındaki sanayi bölgesinde bugün 1200 sanayi kuruluşu buluşmuş durumda. Peş peşe beş yıldızlı oteller açıldı. Planlama neticesinde Büyükçekmece, burada malı mülkü olanlar başta olmak üzere herkesin kazandığı bir ilçe oldu. Cumhurbaşkanımızın 2017 yılında “Gidin görün.” diyerek belirttiği gibi, insanın toprakla ve doğayla temasını koruyan bir şehirleşme anlayışıyla yatay mimariye yöneldik. Bu Batı Avrupa’nın tamamında görülen bir sistemdir. Bu plan, vatandaşımızın mülkünün değerini katbekat artırdı. Yapılan binaların değerinin yüksek olması müstakil olmalarından kaynaklandı ve bu ilçede yaşayan insanların hayatlarını, davranışlarını da etkiledi. Artık her isteyen burada ev sahibi olamıyor. 1+1 daireler şu anda 750 bin TL ama Esenyurt’ta 3+1 daireyi 500 bin TL’ye alabiliyorsunuz. Bunun sebebi kaliteli şehircilik. Artık kaç metrekare yeşil alanımız olduğunu sorarak yaşayacağımız yeri belirliyoruz. Yarın doğacak olan çocuğun yeşil alanını hesaplıyoruz. Bu yapı kolay kolay bozulmaz çünkü insanlarda bu yaşam bilinci oluştu artık. Büyükçekmece’de yaşayan halk ekonomik, kültürel ve sosyal açıdan gelişmiş bir halk. 25 bin villa var, 40 bin villa daha yapılacak.
Bu İstanbul’a nasıl yansıdı?
Yatay yapılaşmaya tavizsiz şekilde devam etmemiz ve buna paralel olarak yaşayan halkın bilinç seviyesinin yükselmesi sayesinde İstanbul’un yılda yüz milyon metreküp içme suyu ihtiyacını karşılayan en büyük ikinci su havzası kurtarıldı. Halk, kaçak yapılaşmaya yönelmediği gibi yöneleni de bildiriyor. 2019 seçim zamanı 57 yapıyı yıktık bu şekilde.
16 MİLYONUN İÇME SUYUNU KURTARDIK
Su havzasının kurtarılmasının diğer destek unsurları nelerdi?
1986’dan 1994’e kadar olan süreç içerisinde Büyükçekmece’deki tüm planlamayı bitirip havzanın korunma altına alınması için yürüttüğümüz çalışmadaki disiplini elden bırakmamak en önemli unsurlardı. Bu yalnızca Büyükçekmece’ye değil, 16 milyon nüfuslu şehrimize yapmış olduğumuz hizmettir. Yani doğru zamanda aldığımız önlemleri, doğru planlamayla yürütmeseydik, Büyükçekmece havzası da elimizden çıkmış olurdu. Devletin bütün unsurları da zorlanmış olurdu.
Eskiyen binalarla ilgili neler yapıyorsunuz?
1995 yılına kadar yapılan binalara öncelik vererek günde 3-4 blok yıkımı gerçekleşiyor. Büyükçekmece, kentsel dönüşümde en hızlı aksiyon alan ilçe olarak dikkat çekiyor. Vatandaş, belediye, müteahhit üçgeninde toplantılarımızı yapıyoruz. Vatandaşla müteahhidi anlaştırıyoruz. Belediye olarak bir kat daha fazla vermek gibi desteklerimiz de oluyor. Bu da kentsel dönüşümde bize katkı sağladı. Ama imarda ve ruhsatta vatandaşın sıkıntılarını biliyoruz ve sorunları net bir şekilde birlikte aşıyoruz. Şehrin estetiğini önemseyerek ve çevresel düzenlemeleri önceleyerek otopark problemini çözüyoruz. Yeni binaların bodrum katına, yeterli kapasiteye sahip birer otopark mutlaka yaptırıyoruz. Dış cepheler Batı Akdeniz mimarisine uygun olarak tasarlanıp mutlaka beyaz tonlarda, çatılar da yeşil ya da mavi renklere boyanıyor. Vatandaşın da bunun dışına çıkmasının önüne geçiliyor. Bunlar imar planına işlenen hususlar. Bahçe düzenlemesi, otopark, dış cephe gibi hususlar projeye uygun olmadıkça binalar teslim edilemez. Şehrin en önemli sorunlarından biri olan görüntü kirliliğinin önüne de bu şekilde geçiyoruz. Estetik açıdan güzel bir ilçe olmayı hedefledik ve görsel bütünlüğü sağladık. Cadde ve sokaklardaki araçların %80’ini otoparklara sokarak yaşam alanlarını ferahlattık.
27 BİN KONUT YENİLENDİ
Bu şekilde kaç konut yenilendi?
Yaklaşık 8 yıl içinde 27 bin konut yenilendi. Geriye yenilenmesi gereken 7-8 bin konut kaldı. Onları da bugüne kadar yenileyemememizin nedeni siyasi nedenlerle Kumburgaz hattının imar planlarının aksaması oldu. Neticede ya bu planlar için gerekli adımlar atılacak ya da ilk depremde on binlerce canımızı kaybedeceğiz. Bu planları engelleyenlerin tamamı, beklenen büyük depremi düşününce benim gözümde katildir. Bunun siyasi partiyle de ilgisi yok, tüm siyasi partiler engel çıkarabiliyorlar. Büyükşehir Belediye Meclisi çabuk harekete geçmezse, her an yaşamamız beklenen büyük depremdeki tüm can kaybının sorumlusu olacak. Bu engeller kalktığında söz konusu konutları da yenileyeceğiz ve hem can güvenliği temin edilmiş hem de görsel bütünlük tamamlanmış olacak. Kıyı kenar çizgisine yapılmış olan binalar yıkılacak ve bu bölgede yapılaşmaya izin verilmeyecek. Vatandaşımızın yeni konutunu, onun için güvenli bölgeye taşıyarak yenilemiş olacağız. Sekiz katlı bina sahibi de maalesef dört katlı bina yapabilecek ama.
AKILLI ŞEHRİN TEMELİ AKILLI İNSAN
Sürdürülebilir ve akıllı kent kavramı tüm dünyanın öncelediği bir konu. Sizin bu kavram doğrultusunda çalışmalarınız var mı?
Akıllı şehirlerden ziyade veya akıllı şehirler için, akıllı insanlara ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. İnsanların eğitimine ve yaşam tarzına öncelik verildiğinde, bilinci yüksek bir toplum zaten akıllı şehirler için gereken teknolojik, ekolojik ve ekonomik altyapıyı kendiliğinden oluşturmaya başlar. İnsanların erişimini kolaylaştırırsak; belediyeye gelmeden tüm işlemlerini evinden, akıllı telefonuyla halledebilmesini sağlarsanız, kalabalık şehrin zaman kaybına neden olan trafik akışını sinyalizasyon sistemini her duruma entegre olacak şekilde geliştirirseniz, kısa mesafeler başta olmak üzere bisiklet kullanımını teşvik edecek altyapıyı oluşturursanız, akıllı şehri kurabilirsiniz. Büyükçekmece’de ev almak istediğinizde belediyeye gelmenize gerek yok; binanın kapısındaki kare kod okutarak binanın tarihini, özelliklerini, donanımlarını, malzemesinden tekniğine kadar inceleyebilir ve evinizi satın alabilirsiniz. Bilişim çağındayız ve yazılım ustalarının sundukları menüyü halkın tamamının kullanabileceği şekilde sunmak, akıllı şehrin temelini oluşturur. Sıfır atık, akıllı şehir gibi kavramlar kulağa güzel geliyor ama gerekli pratikleri temin edemediğinizde birer ütopya olarak kalabilirler.
2019’da yıl düzenlenen MARUF etkinliği hakkında neler düşünüyorsunuz? Bu yıl düzenlenecek olan MARUF21’le ilgili beklentileriniz neler?
Kuruldukları günden itibaren hem Türkiye Belediyeler Birliğinin hem de Marmara Belediyeler Birliğinin içindeyim. Türkiye yerel demokrasisinin de 45 yıldır içindeyim. MARUF, bütün zamanlar içerisinde Türkiye yerel demokrasisi için yürütülen en önemli etkinliktir. Yerel demokrasinin, uluslararası düzeyde ve bilimsel olarak incelendiği bir zirvedir. MARUF organize edilirken, dünyanın her yerinden binlerce insanın gelip yerlerde uzanarak sunumları izleyeceğini, akademisyenlerin bilimsel çalışmalarını sunacağını, şehirciliğe ve yerel demokrasinin yürüyüşüne hep birlikte katkı sağlayacağını beklemiyorduk. MARUF organizasyonu kararına imza atan encümen üyelerinden biri olarak daha da gelişeceğini ve yön gösterici olacağını düşünüyorum. MARUF, Türkiye’de yerel demokrasinin en bilimsel sesidir. Hatta oluşturduğu uluslararası ağ sayesinde evrensel bir yerel yönetim bilim forumudur. Kamu ve özel sektör işbirlikleri için de çok önemli kapıları açmıştır.